Borçlunun Mal Kaçırması Durumunda Alacaklının Hakları
Borçlu Eşi/Çocuğu Üzerine Mal Kaçırmış Ne Yapabilirim? Eş ve Çocuk Üzerine Devirlerde Yapılabilecekler
Borç ilişkilerinde, borçluların borçlarını ödemekten kaçınmak için başvurdukları hileli yöntemlerden biri de mal kaçırmadır. Mal kaçırma, borçlunun, alacaklıların icra yoluyla alacaklarını tahsil etmesini engellemek amacıyla, mal varlığını azaltıcı veya gizleyici işlemler yapmasıdır. Bu işlemler, genellikle borçlunun mallarını yakın akrabalarına (özellikle eşine veya çocuklarına) veya güvendiği üçüncü kişilere devretmesi şeklinde gerçekleşir. Peki, borçlunun mal kaçırması durumunda alacaklı ne yapabilir? Özellikle borçlunun eşi veya çocuğu üzerine mal kaçırması halinde hangi hukuki yollara başvurulabilir? Bu makalede, bu soruları detaylı bir şekilde yanıtlayacak ve alacaklıların haklarını korumak için izleyebilecekleri yolları açıklayacağız.
Borçlunun Mal Kaçırması Kavramı ve Hukuki Niteliği
Mal kaçırma, borçlunun, alacaklıların icra yoluyla alacaklarını tahsil etmesini engellemek amacıyla, mal varlığını azaltıcı veya gizleyici işlemler yapmasıdır. Bu işlemler, genellikle borçlunun mallarını bağışlama, satış, trampa gibi hukuki işlemlerle başkalarına devretmesi veya gizlemesi şeklinde gerçekleşir. Mal kaçırma, hukuka aykırı bir eylem olup, alacaklıların haklarını ihlal eder ve Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder.
Mal Kaçırmanın Unsurları
Bir eylemin mal kaçırma olarak nitelendirilebilmesi için aşağıdaki unsurların mevcut olması gerekir:
- Borç İlişkisi: Alacaklı ile borçlu arasında geçerli bir borç ilişkisi bulunmalıdır.
- Mal Varlığını Azaltıcı veya Gizleyici İşlem: Borçlu, mal varlığını azaltıcı veya gizleyici nitelikte bir işlem yapmış olmalıdır. Bu işlem, satış, bağışlama, trampa gibi bir hukuki işlem olabileceği gibi, malların saklanması, gizlenmesi gibi fiili bir eylem de olabilir.
- Alacaklıların Zarara Uğraması: Borçlunun yaptığı işlem sonucunda, alacaklıların alacaklarını tahsil etme imkanı azalmış veya ortadan kalkmış olmalıdır.
- Kötü Niyet: Borçlu, bu işlemleri alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla, yani kötü niyetle yapmış olmalıdır.
Borçlunun Eşi veya Çocuğu Üzerine Mal Kaçırması
Borçlular, mal kaçırmak için sıklıkla yakın akrabalarını, özellikle de eşlerini ve çocuklarını kullanırlar. Bu durum, aile bağlarının ve güven ilişkisinin kötüye kullanılması anlamına gelir. Borçlunun eşi veya çocuğu üzerine mal kaçırması, genellikle aşağıdaki şekillerde gerçekleşir:
- Satış Gibi Gösterme: Borçlu, sahibi olduğu taşınmazı (ev, arsa, tarla vb.) veya taşınırı (araç, makine vb.) eşine veya çocuğuna satmış gibi gösterebilir. Bu işlem, genellikle tapu sicilinde veya trafik sicilinde tescil edilir. Ancak, gerçekte bir satış bedeli ödenmez veya ödenmiş gibi gösterilen bedel, malın gerçek değerinin çok altındadır.
- Bağışlama: Borçlu, mallarını eşine veya çocuğuna bağışlayabilir. Bağışlama, karşılıksız bir kazandırma işlemidir ve genellikle yazılı şekilde yapılır.
- Şirket Kurma/Ortak Olma: Borçlu, eşi veya çocuğu ile birlikte bir şirket kurabilir veya mevcut bir şirkete ortak olabilir. Daha sonra, borçlu, mal varlığını bu şirkete devrederek, alacaklıların takibinden kaçırmaya çalışabilir.
- Banka Hesapları Üzerinden İşlem Yapma: Borçlu, kendi banka hesapları yerine, eşinin veya çocuğunun banka hesaplarını kullanabilir. Bu sayede, alacaklıların banka hesaplarına haciz koymasını engellemeye çalışabilir.
Alacaklının Hakları ve Başvurabileceği Hukuki Yollar
Borçlunun mal kaçırması durumunda, alacaklı, alacağını tahsil edebilmek için çeşitli hukuki yollara başvurabilir. Bu yollar, İcra ve İflas Kanunu (İİK) ve ilgili diğer mevzuatta düzenlenmiştir.
1. Tasarrufun İptali Davası (İİK 277 vd.)
Alacaklıların, borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufların iptalini talep edebileceği en önemli hukuki yol, tasarrufun iptali davasıdır. Bu dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların (hukuki işlemlerin) iptalini ve bu malların alacaklının alacağını tahsil etmek için kullanılabilmesini amaçlar.
Tasarrufun İptali Davasının Şartları
Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için aşağıdaki şartların bir arada bulunması gerekir:
- Geçerli Bir Alacak: Alacaklının, borçludan tahsili gereken gerçek ve geçerli bir alacağı olmalıdır.
- Kesinleşmiş İcra Takibi: Alacaklı, borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibi başlatmış olmalıdır.
- Aciz Belgesi: Alacaklının, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesi bulunmalıdır. Aciz belgesi, borçlunun haczedilebilecek mal varlığının bulunmadığını veya mevcut mal varlığının borcu karşılamaya yetmediğini gösteren resmi bir belgedir. Ancak, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, borçlunun adresinin bilinmemesi, haciz sırasında borçlunun hacze kabil malının bulunmaması gibi durumlarda aciz hali gerçekleşmiş kabul edilir ve aciz belgesi aranmaz.
- İptale Tabi Tasarruf: Borçlunun yaptığı tasarruf, İİK’da belirtilen iptale tabi tasarruflardan biri olmalıdır. Kanun’da iptale tabi tasarruflar; ivazsız (karşılıksız) tasarruflar (bağışlamalar), aciz halinde yapılan tasarruflar ve alacaklılara zarar verme kastıyla yapılan tasarruflar olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
- Tasarrufun Borcun Doğumundan Sonra Yapılmış Olması: İptali istenen tasarrufun, borcun doğum tarihinden sonra yapılmış olması gerekir.
- Hak Düşürücü Süre: Tasarrufun iptali davası, iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılmalıdır. Bu süre, hak düşürücü süredir ve süresi içinde dava açılmaması halinde dava hakkı düşer.
İptale Tabi Tasarruflar (İİK 278, 279, 280)
İcra ve İflas Kanunu, iptale tabi tasarrufları üç ana grupta toplamıştır:
a) İvazsız (Karşılıksız) Tasarruflar ve Bağışlamalar (İİK 278)
Borçlunun karşılıksız olarak yaptığı tüm tasarruflar, örneğin bağışlamalar, iptale tabidir. Ayrıca, aşağıdaki işlemler de bağışlama hükmünde olup iptal edilebilir:
- Eşler, usul ve füru (altsoy ve üstsoy), evlat edinen ile evlatlık ve üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar. (Burada bir karine söz konusudur. Bu kişilere yapılan devirlerin bağışlama olduğu kabul edilir ve alacaklı aksini ispatla yükümlü değildir. Ancak, bu kişilerin, işlemi gerçekten bedelini ödeyerek yaptıklarını ispatlamaları halinde, tasarruf iptal edilmez.)
- Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz (karşılık) olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler.
- Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.
b) Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar (İİK 279)
Borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek durumda iken (aciz halinde iken) yaptığı bazı tasarruflar da iptale tabidir. Bu tasarruflar şunlardır:
- Borçlunun teminat göstermeyi önceden taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere, borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler.
- Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler.
- Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.
- Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.
Bu bentlerde yazılı tasarruflardan istifade eden kişi borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.
c) Alacaklılara Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar (İİK 280)
Borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm tasarruflar iptale tabidir. Bu durumda, borçlunun ve lehine tasarruf yapılan kişinin kötü niyetli olduğunu ispat yükü alacaklıya aittir. Ancak, borçlunun eşi, çocukları, annesi, babası gibi yakın akrabalarıyla yaptığı işlemlerde, kötü niyet karine olarak kabul edilir. Yani, bu kişilerin kötü niyetli olmadığı, işlemi bilerek ve isteyerek alacaklıya zarar vermek kastıyla yapmadıklarını ispatlamaları gerekir.
Tasarrufun İptali Davasında Taraflar
- Davacı: Alacaklıdır.
- Davalılar: Borçlu ve borçlunun lehine tasarruf yaptığı kişi (örneğin, eşi, çocuğu, akrabası)
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tasarrufun iptali davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise, davalı borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.
Tasarrufun İptali Davasının Sonuçları
Mahkeme, davanın kabulüne karar verirse, dava konusu tasarruf iptal edilir. Bu durumda, tasarrufa konu mal, borçlunun mal varlığına geri dönmüş sayılır ve alacaklı, bu mal üzerinden alacağını tahsil edebilir. Dava, alacak miktarı ile sınırlı olarak hüküm doğurur. Örneğin, 100.000 TL alacak için açılan davada, dava konusu malın değeri 150.000 TL ise, alacaklı sadece 100.000 TL’lik kısım için tahsilat yapabilir.
Önemli Not: Tasarrufun iptali davası, ayni bir dava değil, şahsi bir davadır. Yani, dava konusu malın mülkiyetinin alacaklıya geçmesini sağlamaz. Sadece, alacaklıya, bu mal üzerinden alacağını tahsil etme imkanı verir.
2. İstihkak Davası
İstihkak davası, borçluya ait olduğu iddia edilerek haczedilen bir mal üzerinde üçüncü bir kişinin (örneğin borçlunun eşinin veya çocuğunun) mülkiyet veya başka bir ayni hak iddiasında bulunması halinde açılan davadır. Bu dava ile üçüncü kişi, haczedilen malın borçluya değil, kendisine ait olduğunu iddia eder ve haczin kaldırılmasını talep eder.
İstihkak davası, icra takibinin yapıldığı yerdeki İcra Hukuk Mahkemesinde açılır. Davacı, dava konusu malın kendisine ait olduğunu her türlü delille ispatlayabilir.
3. Sıra Cetveline İtiraz Davası
Haczedilen malların satılmasından sonra, elde edilen bedelin alacaklılar arasında paylaştırılması için icra dairesi tarafından bir sıra cetveli düzenlenir. Alacaklı, sıra cetvelinde kendisine ayrılan paya veya diğer alacaklıların sırasına itiraz edebilir. Bu itiraz, İcra Hukuk Mahkemesinde dava yoluyla ileri sürülür.
4. Menfi Tespit ve İstirdat Davası
Borçlu, hakkında başlatılan icra takibine karşı, borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Bu dava, borçluya ait malların haczedilmesini veya satılmasını engellemez. Ancak, dava lehine sonuçlanırsa, borçlu, haksız yere ödediği parayı geri almak için istirdat davası açabilir.
5. Suç Duyurusunda Bulunma
Borçlunun mal kaçırma eylemi, aynı zamanda Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenen “güveni kötüye kullanma” veya 157. maddesinde düzenlenen “dolandırıcılık” suçlarını da oluşturabilir. Alacaklı, borçlu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunarak, cezai yaptırım uygulanmasını da talep edebilir.
Borçlunun Eşi ve Çocuğu Üzerine Mal Kaçırması Halinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Borçlunun eşi ve çocuğu üzerine mal kaçırması durumunda, alacaklıların haklarını korumak için aşağıdaki hususlara dikkat etmeleri önemlidir:
- Hızlı Hareket Etmek: Mal kaçırma şüphesi oluştuğu anda vakit kaybetmeden hukuki yollara başvurulmalıdır. Zira, zaman geçtikçe, malın geri alınması zorlaşabilir.
- Delilleri Toplamak: Alacaklı, borçlunun mal kaçırdığına dair delilleri toplamalıdır. Bu deliller arasında, tapu kayıtları, araç tescil kayıtları, banka hesap hareketleri, tanık beyanları, yazışmalar vb. yer alabilir.
- Uzman Hukuki Yardım Almak: Mal kaçırma davaları, teknik bilgi ve deneyim gerektiren karmaşık davalardır. Bu nedenle, alacaklıların, konusunda uzman bir icra avukatından hukuki yardım alması, hak kaybına uğramamaları açısından büyük önem taşır.
- İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Talep Etmek: Alacaklı, dava açmadan önce veya dava sırasında, mahkemeden ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesini talep edebilir. Bu kararlar, dava sonuçlanıncaya kadar, dava konusu malın başkasına devredilmesini veya elden çıkarılmasını engeller.
- Tasarrufun İptali Davasında İspat: Alacaklı, tasarrufun iptali davasında, borçlunun ve lehine tasarruf yapılan kişinin (eş veya çocuk) kötü niyetli olduğunu ispatlamak zorundadır. Ancak, İİK 280/1 uyarınca, eş ve çocuklar lehine yapılan tasarruflarda kötü niyet karine olarak kabul edilir. Bu durumda, eş veya çocuğun, kendilerinin kötü niyetli olmadığını, işlemi bilerek ve isteyerek alacaklıya zarar vermek kastıyla yapmadıklarını ispatlamaları gerekir.
Sonuç
Borçlunun mal kaçırması, alacaklıların alacaklarını tahsil etmesini zorlaştıran ve hatta imkansız hale getiren ciddi bir sorundur. Özellikle borçlunun eşi veya çocuğu üzerine mal kaçırması, uygulamada sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu tür durumlarda, alacaklıların haklarını korumak için vakit kaybetmeden hukuki yollara başvurmaları ve konusunda uzman bir avukattan hukuki destek almaları büyük önem taşımaktadır. Alacaklılar, tasarrufun iptali davası başta olmak üzere, İcra ve İflas Kanunu’nda ve diğer ilgili mevzuatta öngörülen hukuki yolları kullanarak, borçlunun mal kaçırma girişimlerini engelleyebilir ve alacaklarını tahsil edebilirler.
Hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde veya herhangi bir sorunla karşılaşmanız durumunda LegaPro Hukuk Bürosu olarak size yardımcı olabiliriz. Uzman Avukat haklarınızı korumanıza destek olacaktır. 📞 0507 606 15 14
🚨 Whatsapp’tan bize ulaşabilirsiniz! 🚨
https://legapro.net/