Boş Senede İmza (Beyaza İmza)
Günlük yaşamda ve ticari ilişkilerde sıklıkla karşılaşılan “boş senede imza” veya “beyaza imza” uygulaması, pratik bir çözüm gibi görünse de, önemli hukuki riskleri ve sonuçları beraberinde getirmektedir. Bu makalede, boş senede imzanın ne anlama geldiği, hukuki niteliği, geçerlilik koşulları, ispat yöntemleri ve kötüye kullanılması durumunda ortaya çıkabilecek cezai sorumluluk detaylı bir şekilde incelenecektir. Ayrıca, uygulamada sıkça karşılaşılan tahliye taahhütnamesi örneği üzerinden konu somutlaştırılacak ve Yargıtay kararları ışığında hukuki değerlendirmeler yapılacaktır. Bu kapsamlı rehber, boş senede imza atmayı düşünen veya bu konuda hukuki sorun yaşayan kişilere yol gösterici olmayı ve konu hakkında detaylı bilgi sunmayı amaçlamaktadır.
Boş Senede İmza (Beyaza İmza) Kavramı ve Hukuki Çerçevesi
Boş senede imza, uygulamada “açığa imza” veya “beyaza imza” terimleriyle de ifade edilen, bir kimsenin, henüz içeriği tam olarak doldurulmamış, boş veya kısmen boş bir kağıdı, ileride belirli bir hukuki işleme dayanak oluşturmak üzere imzalayarak karşı tarafa teslim etmesi durumudur. Bu işlemde, imza sahibi, kağıdın kendi iradesine ve aralarındaki anlaşmaya uygun şekilde doldurulacağı konusunda karşı tarafa güvenmektedir. Ancak bu güven ilişkisi, hukuki ve cezai sorumluluk doğuran riskleri de beraberinde getirir.
Boş Senede İmzanın Unsurları
Boş senede imzadan bahsedebilmek için aşağıdaki unsurların bir arada bulunması gerekir:
- Boş veya Kısmen Boş Bir Kağıt: İmza, içeriği tamamen boş veya sadece belirli kısımları doldurulmuş (örneğin, sadece tarih veya bedel kısmı boş bırakılmış) bir kağıt üzerine atılmış olmalıdır. Tamamen doldurulmuş bir belgeye atılan imza, boş senede imza olarak nitelendirilemez.
- El Yazısı ile Atılmış İmza: Borç altına girenin, kendi el yazısıyla attığı imza bulunmalıdır. Hukukumuzda imza, hukuki işlemin en önemli unsurlarından biridir ve kişinin iradesini yansıtır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 15. maddesine göre, imzanın borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur. İmza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanılabilir. Ancak, kambiyo senetlerinde (bono, poliçe, çek) imza yerine geçen bu işaretler kullanılamaz.
- Taraflar Arasında Anlaşma (İrade Birliği): İmza sahibi ile kağıdı teslim alan kişi arasında, kağıdın ne şekilde, hangi sınırlar dahilinde ve hangi amaçla doldurulacağına dair bir anlaşma (mutabakat) bulunmalıdır. Bu anlaşma, sözlü veya yazılı olabilir. Ancak, ispat kolaylığı ve hukuki güvenlik açısından yazılı bir anlaşma yapılması her zaman daha doğru olacaktır. Anlaşmanın içeriği, kağıdın hangi hukuki işlem için kullanılacağını (örneğin, borç senedi, tahliye taahhütnamesi, sözleşme), doldurulacak kısımları (örneğin, bedel, vade, tarih), doldurma yetkisinin kapsamını ve sınırlarını açıkça belirlemelidir.
- Teslim: İmzalı boş kağıt, anlaşmaya uygun olarak doldurulması ve kullanılması amacıyla karşı tarafa veya onun yetkilendirdiği üçüncü bir kişiye teslim edilmiş olmalıdır. Teslim, zilyetliğin (fiili hakimiyetin) karşı tarafa geçmesini ifade eder.
Boş Senede İmzanın Hukuki Niteliği: Tamamlanmamış İrade Beyanı
Hukuki açıdan bakıldığında, boş senede imza, henüz tamamlanmamış bir irade beyanı niteliğindedir. İmza sahibi, boş kağıdı imzalamakla, karşı tarafa, belirli sınırlar dahilinde ve aralarındaki anlaşmaya uygun olarak kendi adına hukuki işlem yapma yetkisi vermektedir. Bu yetki, bir nevi örtülü temsil yetkisi olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu temsil yetkisinin kapsamı ve sınırları, taraflar arasındaki anlaşma ile belirlenir.
Boş senede imza, tek başına hukuki bir sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurabilmesi için, imzalı kağıdın anlaşmaya uygun şekilde doldurulması ve hukuki işleme konu edilmesi gerekir. Bu aşamadan sonra, imzalı kağıt, bir hukuki işlem belgesi (örneğin, borç senedi, sözleşme) haline gelir ve taraflar arasında hak ve borç doğurur.
Boş Senede İmzanın Uygulama Alanları ve Örnekleri
Boş senede imza, çeşitli hukuki işlemlerde ve farklı amaçlarla kullanılabilir. Uygulamada en sık karşılaşılan örnekler şunlardır:
- Kambiyo Senetleri (Bono, Poliçe, Çek): Uygulamada en yaygın kullanım alanı kambiyo senetleridir. Taraflar, bir borç ilişkisi çerçevesinde, senedin sadece imza kısmını doldurarak, alacaklıya veya yetkili üçüncü kişiye verebilirler. Alacaklı, vade, tutar gibi diğer unsurları sonradan, anlaşmaya uygun şekilde doldurarak senedi işleme koyabilir. Bu yöntem, özellikle ticari hayatta, taraflar arasında esneklik ve kolaylık sağlamak amacıyla tercih edilmektedir.
- Tahliye Taahhütnamesi: Kiracının, kiralananı belirli bir tarihte boşaltmayı taahhüt ettiği yazılı belgedir. Kiraya verenler, kiracıdan boş bir kağıda imza alarak, tarih ve diğer kısımları sonradan doldurmak suretiyle tahliye taahhütnamesi oluşturabilirler. Bu durum, özellikle kiracı ile kiraya veren arasında güven ilişkisinin zayıf olduğu veya kiracının taahhütname vermekten kaçındığı durumlarda başvurulan bir yöntemdir. Ancak tahliye taahhütlerinin kiralananın tesliminden sonra verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
- Adi Senetler (Borç Senetleri): Herhangi bir borç ilişkisini belgeleyen adi senetler de boş senede imza ile düzenlenebilir. Taraflar, borcun varlığı ve miktarı konusunda anlaşmış olmalarına rağmen, ödeme tarihi, faiz oranı gibi ayrıntıları daha sonra belirlemek isteyebilirler. Bu durumda, borçlu, boş bir kağıdı imzalayarak alacaklıya verebilir ve alacaklı, bu kağıdı anlaşmaya uygun şekilde doldurarak borç senedi haline getirebilir.
- Sözleşmeler: Özellikle bedel, miktar, teslim tarihi gibi unsurların sonradan belirlenmesi gereken sözleşmelerde, boş senede imza uygulamasına başvurulabilir. Taraflar, sözleşmenin ana hatları üzerinde anlaşarak, boş bir kağıdı imzalayabilir ve bu kağıdın, aralarındaki anlaşmaya uygun şekilde doldurulması için karşı tarafa yetki verebilirler.
Boş Senede İmzanın Geçerlilik Şartları ve Hukuki Sonuçları
Boş senede imza, kural olarak geçerli bir hukuki işlemdir. İmza sahibi, kağıdın anlaşmaya uygun olarak doldurulması şartıyla, bu işlemle bağlıdır ve doğan hukuki sonuçlara katlanmak zorundadır. Ancak, boş senede imzanın geçerli olabilmesi ve hukuki sonuç doğurabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekir:
1. Tarafların Hukuki İşlem Ehliyetine Sahip Olması
İmza sahibinin ve kağıdı teslim alan kişinin, hukuki işlem yapma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip olması gerekir. Ayırt etme gücüne sahip, kısıtlı olmayan ve ergin olan kişiler, hukuki işlem ehliyetine sahiptir. Bu kişilerin yaptıkları işlemler, kural olarak geçerli ve bağlayıcıdır.
2. Taraflar Arasında Anlaşmanın Belirli ve Belirlenebilir Olması
Boş senede imzanın geçerli olabilmesi için, kağıdın ne şekilde, hangi sınırlar dahilinde ve hangi amaçla doldurulacağına dair taraflar arasında açık ve belirli bir anlaşma (mutabakat) bulunmalıdır. Bu anlaşma, kağıdın hangi hukuki işlem için kullanılacağını (örneğin, borç senedi, tahliye taahhütnamesi, sözleşme), doldurulacak kısımları (örneğin, bedel, vade, tarih), doldurma yetkisinin kapsamını ve sınırlarını net bir şekilde ortaya koymalıdır. Anlaşmanın belirsiz veya yetersiz olması, boş senede imzanın geçerliliğini sakatlar ve hukuki sonuç doğurmasını engeller.
3. İmza Sahibinin İradesinin Sakatlanmamış Olması
İmza sahibinin iradesi, hata, hile veya korkutma (ikrah) gibi bir irade sakatlığı ile sakatlanmamış olmalıdır. İmza sahibi, bu irade sakatlıklarından birinin etkisi altında boş senedi imzalamışsa, hukuki işlemin iptalini talep edebilir.
- Hata (Yanılma): İmza sahibinin, kağıdın içeriği veya hukuki sonuçları konusunda yanılgıya düşmesidir. Örneğin, borç senedi yerine tahliye taahhütnamesi imzaladığını zannetmesi.
- Hile (Aldatma): İmza sahibinin, karşı tarafın kasten yaptığı yanıltıcı eylem veya davranışlar sonucunda, gerçekte yapmak istemediği bir hukuki işlemi yapmasıdır. Örneğin, boş kağıdın önemsiz bir belge olduğu söylenerek imzalatılması.
- Korkutma (İkrah): İmza sahibinin, kendisinin veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik ağır ve yakın bir tehlikenin etkisi altında, istemediği bir hukuki işlemi yapmasıdır. Örneğin, tehdit edilerek boş senede imza atılması.
4. Anlaşmaya Uygun Doldurma
Boş senede imza ile düzenlenen belge, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak doldurulmalıdır. Anlaşmaya aykırı doldurma, hukuki işlemin geçerliliğini etkiler ve imza sahibine itiraz hakkı verir. Ayrıca, anlaşmaya aykırı doldurma, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil edebilir.
Tahliye Taahhütnamesinde Boş Senede İmza Uygulaması ve Sorunları
Tahliye taahhütnamesi, kiracının kiralananı belirli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak taahhüt ettiği, tek taraflı ve varması gereken bir hukuki işlemdir. Geçerli bir tahliye taahhüdünden söz edebilmek için, yazılı şekilde yapılmış olması ve kiralananın kiracıya tesliminden sonra düzenlenmiş olması gerekir.
Uygulamada, tahliye taahhütnamelerinin kiraya verenler tarafından önlem amaçlı olarak, kira sözleşmesi ile birlikte veya kira sözleşmesinden önce alındığı ve tarih kısımlarının boş bırakıldığı veya tamamen boş olarak kiracının imzasının alındığı sıklıkla görülmektedir. Bu durum, kiracılar açısından önemli riskler ve hukuki sorunlar doğurmaktadır.
Tahliye Taahhütnamesinde Tarih Kısmının Boş Bırakılması ve Sonradan Doldurulması
Tahliye taahhütnamesinde, düzenlenme ve tahliye tarihlerinin boş bırakılarak kiracı tarafından imzalanması ve kiraya verene verilmesi durumunda, kiraya veren, bu tarihleri sonradan doldurabilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tarih kısımlarının boş bırakılmış olması, tek başına tahliye taahhütnamesini geçersiz kılmaz. Zira tarihlerin sonradan doldurulması konusunda taraflar arasında zımni (örtülü) bir anlaşmanın varlığı kabul edilir.
Ancak, kiracı, tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak veya kötüniyetli bir şekilde sonradan doldurulduğunu iddia ediyorsa, bu iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Bu durumda, ispat yükü kiracıdadır. Kiracı, tarihlerin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı delille veya diğer kesin delillerle ispatlayabilir. Tanık delili, tek başına yeterli değildir; ancak delil başlangıcı mevcutsa tanık dinlenebilir.
Tahliye Taahhütnamesinde Boş Senede İmzanın Riskleri
Kiracı açısından boş tahliye taahhütnamesi imzalamanın ciddi riskleri vardır:
- Kiraya Verenin Kötüniyetli Kullanımı: Kiraya veren, boş taahhütnameyi, gerçek irade ve anlaşmaya aykırı şekilde, istediği tarihleri yazarak doldurabilir ve kiracıyı beklemediği bir anda tahliye tehdidiyle karşı karşıya bırakabilir.
- İspat Zorluğu: Kiracı, tarihlerin sonradan ve anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia etse bile, bunu ispatlaması oldukça zordur. Özellikle yazılı bir anlaşma yoksa, kiracının iddiasını ispatlaması neredeyse imkansız hale gelebilir.
- Hukuki ve Maddi Kayıplar: Geçersiz bir tahliye taahhütnamesine dayanarak tahliye edilen kiracı, haksız tahliye nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayabilir. Ayrıca, yargılama masrafları ve avukatlık ücreti gibi ek maliyetlerle de karşılaşabilir.
Kiracılara Tavsiyeler
- Mümkünse boş tahliye taahhütnamesi imzalamaktan kaçının.
- Zorunlu hallerde, tarih kısımları dahil tüm alanların doldurulduğundan emin olun.
- Taahhütnamenin bir örneğini mutlaka saklayın.
- Mümkünse, taahhütnamenin verilme koşullarını ve tarihlerin nasıl doldurulacağını belirten yazılı bir anlaşma yapın.
- Hukuki sorun yaşamanız halinde, vakit kaybetmeden bir avukata danışın.
Boş Senede İmza (Beyaza İmza) İddiasının İspatı
Boş senede imza, bir hukuki işlemde, imza sahibinin, belgenin içeriğinin kendi iradesi ve anlaşma dışında, sonradan ve kötüniyetli olarak doldurulduğunu iddia etmesi durumudur. Bu durumda, ispat yükü kural olarak imza sahibine aittir. İmza sahibi, belgenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu ispatlamak zorundadır.
İspat Kuralı: Senede Karşı Senetle (Yazılı Delille) İspat Kuralı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 201. maddesine göre, “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, değeri ne olursa olsun, tanıkla ispat olunamaz.” Bu kural, “senede karşı senetle ispat kuralı” olarak bilinir ve hukuki işlemlerde yazılı delilin üstünlüğünü ifade eder.
Boş senede imza iddiası da, senedin (belgenin) hüküm ve kuvvetini ortadan kaldırmaya veya azaltmaya yönelik bir iddia olduğu için, kural olarak yazılı delille (senetle) ispatlanmalıdır. İmza sahibi, belgenin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu, ancak başka bir yazılı belge ile veya kesin delillerle (ikrar, yemin gibi) ispatlayabilir.
Senede Karşı Senetle İspat Kuralının İstisnaları: Tanık Dinlenebilecek Haller
Ancak, HMK’nın 203. maddesinde sayılan istisnai durumlarda, senede karşı iddiaların tanıkla ispatı mümkündür. Bu istisnalar, senet alınmasının maddi veya manevi imkansızlıklar nedeniyle mümkün olmadığı veya hayatın olağan akışına uygun düşmediği durumları kapsar.
1. Delil Başlangıcı
HMK Madde 202: “(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.”
İddia konusu hukuki işlemi tamamen ispata yeterli olmamakla birlikte, o işlemi muhtemel (kuvvetle olası) gösteren ve karşı tarafça verilmiş veya gönderilmiş yazılı belgeye “delil başlangıcı” denir. Delil başlangıcının varlığı, tanıkla ispat yasağını ortadan kaldırır ve tanık dinlenmesine imkan tanır.
Delil başlangıcı, mutlaka imzalı bir belge olmak zorunda değildir. İmzasız bir belge, el yazısı içermeyen bir çıktı, faks mesajı, elektronik posta yazışması, hatta usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtları bile, somut olayın özelliklerine göre delil başlangıcı olarak kabul edilebilir. Önemli olan, belgenin karşı tarafça verilmiş veya gönderilmiş olması ve iddia konusu hukuki işlemi muhtemel göstermesidir.
Örnekler:
- Davalı tarafından el yazısı ile yazılmış ancak imzalanmamış bir mektup veya not.
- Taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgili bilgileri içeren e-posta yazışmaları veya mesajlaşma uygulamaları üzerinden yapılan yazışmalar (WhatsApp, Telegram vb.).
- Davalı tarafından gönderilmiş, alacağın bir kısmının ödendiğini gösteren banka dekontu veya ödeme makbuzu.
- Taraflar arasında daha önce yapılmış, ancak iddia konusu hukuki işlemle ilgili ipuçları veya emareler içeren bir sözleşme veya protokol.
Delil başlangıcının varlığı halinde, hakim tanık dinlenmesine karar verebilir. Ancak, tanık beyanları tek başına hükme esas alınamaz; diğer delillerle birlikte ve delil başlangıcı çerçevesinde değerlendirilir.
2. Yakın Hısımlık
HMK Madde 203/1-a: “Taraflar arasında belirli derecede yakın hısımlık ilişkisinin bulunması halinde, senetle ispat zorunluluğu aranmaz.”
Taraflar arasında anne, baba, çocuk, eş, kardeş, büyük anne, büyük baba, torun, amca, hala, dayı, teyze, kayınbaba, kaynana, gelin veya damat gibi yakın hısımlık ilişkisi varsa, senetle ispat zorunluluğu aranmaz. Bu durumda, iddialar tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Bu istisnanın gerekçesi, yakın hısımlar arasında senet alınmasının hayatın olağan akışına ve Türk aile yapısına uygun düşmemesidir. Kanun koyucu, bu ilişkilerde manevi engellerin varlığını kabul ederek, tanıkla ispata imkan tanımıştır.
3. Senede Bağlanması Teamülde Olmayan veya Uygun Düşmeyen İşlemler
HMK Madde 203/1-ç: “Bir hukuki işlemin yapıldığı sırada tanık dinlenmesini gerektiren maddi veya manevi bir sebep bulunması.”
HMK Madde 203/1-d: “Yangın, deniz kazası, deprem gibi olağanüstü durumlar sırasında yapılmış olması nedeniyle senet alınması imkansız veya olağanüstü zor olan hukuki işlemler.”
Ticari hayatta veya günlük yaşamda, bazı işlemlerin senede bağlanması yaygın bir uygulama değildir veya hayatın olağan akışına uygun düşmez. Ayrıca, bazı durumlarda, senet alınması maddi veya manevi imkansızlıklar nedeniyle mümkün olmayabilir. Bu gibi hallerde de tanıkla ispat yoluna gidilebilir.
Örnekler:
- Günlük ve küçük miktarlı alışverişler (market, pazar alışverişleri gibi).
- Küçük miktarlı ödünç vermeler.
- Arkadaş veya komşu arasında yapılan basit yardımlaşma işlemleri.
- İşveren-işçi ilişkisinde, işçinin ücret, fazla mesai gibi alacakları (işçi lehine yorum ilkesi gereği).
- Acil tıbbi müdahale gerektiren durumlarda, hasta ile doktor arasında yapılan tedavi sözleşmesi.
- Yangın, sel, deprem gibi doğal afetler sırasında veya savaş, işgal gibi olağanüstü hallerde yapılan hukuki işlemler.
4. İrade Bozukluğu Halleri (Hata, Hile, Korkutma) ve Aşırı Yararlanma (Gabin)
HMK Madde 203/1-b: “Hukuki işlemlerde irade bozukluğu veya aşırı yararlanma iddiaları.”
Bir hukuki işlemin geçerliliğini etkileyen irade bozukluğu halleri (hata, hile, korkutma) veya aşırı yararlanma (gabin) durumlarında, sözleşmenin geçersizliği tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Bu hallerde, senetle ispat zorunluluğu aranmaz; çünkü irade sakatlığı, sözleşmenin temelini sarsan bir durumdur ve hakkın özünü ilgilendirir. İrade bozukluğunun veya aşırı yararlanmanın ispatının yazılı delile bağlanması, adaletin tecellisini ve hakkın korunmasını engelleyebilir.
- Hata (Yanılma): Bir kimsenin gerçekte var olmayan bir durumu varmış gibi veya var olan bir durumu yokmuş gibi kabul ederek iradesini açıklamasıdır.
- Hile (Aldatma): Bir kimsenin, karşı tarafı yanıltmak ve onun iradesini sakatlamak amacıyla bilerek ve isteyerek gerçek dışı beyanlarda bulunması veya gerçekleri gizlemesidir.
- Korkutma (İkrah): Bir kimsenin, kendisinin veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik ağır ve yakın bir tehlikenin etkisi altında iradesini açıklamasıdır.
- Aşırı Yararlanma (Gabin): Bir kimsenin, diğerinin zor durumda kalmasından, düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden yararlanarak, edimler arasında açık bir oransızlık yaratacak şekilde aşırı menfaat sağlamasıdır.
5. Muvazaa İddiaları
HMK Madde 203/1-c: “Üçüncü kişileri aldatmak amacıyla aralarında anlaşarak gerçeğe aykırı olarak düzenledikleri hukuki işlemlerde muvazaa iddiası.”
Muvazaa, tarafların gerçek iradelerini gizleyerek, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçekte yapmak istemedikleri bir hukuki işlemi yapmış gibi göstermeleridir. Muvazaa iddiası, hem işlemin tarafları hem de üçüncü kişiler tarafından ileri sürülebilir. Muvazaa iddiasının ispatında, tanık dahil her türlü delil kullanılabilir; senetle ispat zorunluluğu aranmaz.
- Mutlak Muvazaa: Taraflar arasında gerçekte hiçbir hukuki işlem yapma iradesi olmamasına rağmen, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla bir hukuki işlem yapılmış gibi gösterilmesidir.
- Nispi Muvazaa: Taraflar arasında gerçekte bir hukuki işlem yapma iradesi vardır, ancak bu işlemin niteliği, konusu veya tarafları üçüncü kişilerden gizlenir.
6. Senedin Beklenmedik Olay (Kazai Hal) veya Mücbir Sebeple Kaybolması
HMK Madde 203/1-e: “Bir senedin veya belgenin aslı elinde bulunan tarafın veya üçüncü bir kişinin elinde iken beklenmeyen bir olay veya mücbir sebep yüzünden kaybolmuş olması hali.”
Senet, yangın, sel, deprem gibi mücbir sebeplerle veya çalınma, gasp gibi beklenmeyen olaylar (kazai haller) nedeniyle kaybolmuşsa, bu durumun ispatlanması şartıyla, tanıkla ispat yoluna başvurulabilir. Senedin kaybolduğunun mahkeme tarafından kabul edilebilmesi için, senedin varlığının ve kaybolma olayının inandırıcı delillerle (örneğin, resmi kurum kayıtları, tanık beyanları) ispatlanması gerekir.
7. Hukuki İşlemler Dışındaki Durumlar
Senetle ispat zorunluluğu, sadece “hukuki işlemler” için geçerlidir. Haksız fiiller, sebepsiz zenginleşme, maddi vakıalar gibi hukuki işlem niteliğinde olmayan durumlar, tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Yargıtay Kararları Işığında Boş Senede İmza İddiasının İspatı
Yargıtay, boş senede imza (beyaza imza) iddialarının ispatı konusunda, istikrarlı bir şekilde senede karşı senetle ispat kuralını uygulamaktadır. Ancak, Yargıtay kararlarında, delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebileceği ve tanık beyanlarının diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Yargıtay, ayrıca, boş senede imzanın hangi amaçla verildiğinin ve senedin anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığının her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Örnek Yargıtay Kararları:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/19-90 K. 2018/1259 T. 27.6.2018: “…Davacı, davalı tarafından verilen belgenin, aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmektedir. Bu iddia, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, ancak yazılı delille ispat edilebilir. Ancak, davacı tarafından sunulan ve davalı tarafından da kabul edilen mektup, delil başlangıcı niteliğindedir. Bu nedenle, mahkemece tanık dinlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır…”
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2016/14477 K. 2017/6884 T. 31.10.2017: “…Somut olayda, davacı, davalıya boş olarak imzaladığı senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmiştir. Bu iddianın ispatı için yazılı delil sunulmamış, ancak davalı tarafça gönderilen ihtarname delil başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, delil başlangıcı çerçevesinde tanık dinlenmiş ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmiştir. Bu nedenle, yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır…”
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu (TCK 209)
Boş senede imzanın, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı ve imza sahibinin zararına olacak şekilde doldurulması, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 209. maddesinde “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçu olarak düzenlenmiştir. Bu suç, güven ilişkisinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen bir sahtecilik suçu niteliğindedir.
Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları (TCK 209/1)
TCK 209/1’e göre, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun oluşması için şu unsurların gerçekleşmesi gerekir:
- Fail: Herkes bu suçun faili olabilir.
- Mağdur: İmza sahibi, yani boş senede imza atan kişidir.
- Konu: Belirli bir tarzda doldurulmak üzere faile teslim edilen imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıt.
- Fiil: İmza sahibinin rızasına ve aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak, imzalı boş kağıdın, imza sahibinin zararına olacak şekilde doldurulması.
- Manevi Unsur: Kast. Failin, kağıdı anlaşmaya ve imza sahibinin rızasına aykırı olarak doldurduğunu bilmesi ve istemesi gerekir. Failin, hukuki bir ilişkiye dayanarak elde ettiği ve anlaşmaya uygun bir şekilde doldurma hakkı ve yetkisi bulunduğuna inandığı kağıdı doldurması halinde, suçun manevi unsuru oluşmaz.
Suçun Cezası
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun cezası, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.
Şikayet Koşulu
Bu suç, şikayete bağlı bir suçtur. Mağdurun (imza sahibinin), fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayette bulunması gerekir. Şikayet üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma başlatılır ve kamu davası açılır.
TCK 209/2: Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme veya Elde Bulundurma
TCK 209/2’de ise, imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdın hukuka aykırı olarak ele geçirilerek veya elde bulundurularak hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurulması yaptırıma bağlanmıştır. Bu durumda fail, belgede sahtecilik hükümlerine göre (TCK 204 vd.) cezalandırılır.
Bu fıkranın uygulanabilmesi için:
- Fail, imzalı boş kağıdı hukuka aykırı bir şekilde ele geçirmiş veya elde bulunduruyor olmalıdır. Örneğin, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık gibi suçlarla veya izinsiz olarak alınması, bulunması, kaybeden kişiden alınarak saklanması.
- Fail, bu kağıdı hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurmuş olmalıdır.
- Failin kastı bulunmalıdır.
Bu durumda fail, resmi belgede sahtecilik (TCK 204) veya özel belgede sahtecilik (TCK 207) suçlarından hangisi oluşuyorsa, o hükümlere göre cezalandırılır.
Sonuç
Boş senede imza (beyaza imza), hukuki ilişkilerde kolaylık ve esneklik sağlayan bir yöntem olmakla birlikte, önemli riskleri ve hukuki sonuçları da beraberinde getirmektedir. İmza sahibi, kağıdın anlaşmaya uygun olarak doldurulacağı konusunda karşı tarafa güvenirken, bu güvenin kötüye kullanılması tehlikesini de üstlenmektedir. Bu nedenle, boş senede imza atarken son derece dikkatli olunmalı, mümkünse bu uygulamadan kaçınılmalı, zorunlu hallerde ise taraflar arasında yazılı bir anlaşma yapılarak kağıdın ne şekilde, hangi sınırlar dahilinde ve hangi amaçla doldurulacağı açıkça belirlenmelidir.
Boş senede imza atılması durumunda, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiası, kural olarak yazılı delille (senede karşı senetle) ispatlanmalıdır. Ancak, delil başlangıcı, yakın hısımlık, senet alınmasının teamülden olmadığı durumlar, irade bozukluğu halleri, muvazaa ve senedin mücbir sebeple kaybı gibi istisnai hallerde, tanıkla ispat mümkündür.
Ayrıca, boş senede imzanın anlaşmaya aykırı ve imza sahibinin zararına olacak şekilde doldurulması, TCK 209 kapsamında “açığa imzanın kötüye kullanılması” suçunu oluşturur ve faile hapis cezası verilmesini gerektirir. İmza sahibinin rızası dışında hukuka aykırı olarak ele geçirilen boş kağıdın doldurulması ise, belgede sahtecilik suçunu oluşturur.
Hukuki ve cezai yaptırımlarla karşılaşmamak için, boş senede imza atarken gerekli özenin gösterilmesi, hukuki işlemlerin ve ispat kurallarının doğru bir şekilde bilinmesi ve uygulanması büyük önem taşımaktadır. Bu konuda uzman bir hukukçudan danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak, olası hak kayıplarının önüne geçmek açısından faydalı olacaktır.
Hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde veya herhangi bir sorunla karşılaşmanız durumunda LegaPro Hukuk Bürosu olarak size yardımcı olabiliriz. Uzman Avukat haklarınızı korumanıza destek olacaktır. 📞 0507 606 15 14
🚨 Whatsapp’tan bize ulaşabilirsiniz! 🚨
https://legapro.net/