İdare Hukuku Avukatı – İdare Avukatı
Günümüz hukuk sisteminde, devletin (idarenin) işlem ve eylemleri, bireylerin hayatını doğrudan etkileme gücüne sahiptir. İdare hukuku, bireyler ile devlet arasındaki bu ilişkiyi düzenleyen, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan ve bireylerin haklarını koruyan bir hukuk dalıdır. Ancak, idare hukukunun kendine özgü kuralları, usulleri ve mevzuatının dağınıklığı, bu alandaki hukuki uyuşmazlıkları karmaşık hale getirmektedir. İşte bu noktada, idare hukuku avukatı, haklarını arayan bireyler için vazgeçilmez bir role sahiptir.
Bu rehberde, idare hukuku avukatının görevlerini, idari dava türlerini, idari yargılama usulünü ve idare hukukunun temel kavramlarını ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. İdare hukuku alanında bilgi sahibi olarak, haklarınızı daha etkin bir şekilde savunabilir ve idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerine karşı bilinçli bir şekilde mücadele edebilirsiniz.
İdare Hukuku Avukatının Rolü ve Görevleri
İdare hukuku avukatı, idare ile bireyler arasında ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklarda, müvekkillerini temsil eden ve onların haklarını savunan hukuk profesyonelidir. İdare hukuku avukatının görevleri, uyuşmazlığın niteliğine göre değişmekle birlikte, genel olarak şunları kapsar:
- Hukuki Danışmanlık: Bireylere, idare hukuku mevzuatı, idari işlemlerin hukuki niteliği, hak ve yükümlülükleri konusunda danışmanlık hizmeti sunmak.
- İdari Başvuruların Hazırlanması: İdarenin tesis ettiği işlemlere karşı, idareye itiraz, şikayet, bilgi edinme başvurusu gibi idari başvuruların hazırlanması ve takibi.
- Dava Dilekçelerinin Hazırlanması: İdari yargıda açılacak davalar için, dava dilekçesi, savunmaya cevap dilekçesi, istinaf ve temyiz dilekçeleri gibi gerekli hukuki belgelerin hazırlanması.
- Dava Takibi: İdari yargıda açılan davaların, her aşamasında müvekkilinin temsil edilmesi, delillerin toplanması, savunmaların yapılması ve duruşmalara katılınması.
- Yürütmenin Durdurulması Talepleri: İdari işlemin uygulanmasının telafisi güç veya imkansız zararlara yol açacağı durumlarda, yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması ve bu talebin takibi.
- Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları: Mümkün olan hallerde, uyuşmazlığın dava dışı yollarla (örneğin, uzlaşma, arabuluculuk) çözülmesi için gerekli girişimlerde bulunulması.
- Mevzuat Takibi: İdare hukuku mevzuatındaki değişikliklerin ve güncel yargı kararlarının takip edilmesi ve müvekkillerin bu değişiklikler hakkında bilgilendirilmesi.
İdare Hukuku Avukatı Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
İdare hukuku, uzmanlık ve deneyim gerektiren bir hukuk dalıdır. Bu nedenle, idare hukuku avukatı seçerken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi önemlidir:
- Uzmanlık: Avukatın, idare hukuku alanında uzman ve deneyimli olması, bu alandaki mevzuata ve yargı kararlarına hakim olması büyük önem taşır.
- Tecrübe: Avukatın, idari davalarda tecrübeli olması, benzer davalarda başarı elde etmiş olması, davanın lehinize sonuçlanma ihtimalini artırır.
- İletişim: Avukat ile müvekkil arasında açık ve güvene dayalı bir iletişim kurulabilmesi, davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi açısından önemlidir.
- Referanslar: Avukatın, daha önce hizmet verdiği müvekkillerinden referanslar sunabilmesi, avukatın güvenilirliği ve başarısı hakkında fikir verebilir.
- Ücret Politikası: Avukatlık ücretinin ve masrafların baştan açıkça konuşulması ve yazılı bir sözleşme yapılması, ileride yaşanabilecek anlaşmazlıkları önler.
İdari Davalar ve Türleri
İdari dava, idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerine karşı, idari yargıda açılan davalardır. İdari davalar, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda (İYUK) düzenlenmiştir. İYUK’un 2. maddesine göre, idari dava türleri şunlardır:
1. İptal Davaları:
İdari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır. İptal davası, idari işlemin hukuka uygunluğunun yargısal denetimini sağlar.
- Örnekler:
- İmar planının iptali davası
- Kamulaştırma işleminin iptali davası
- Memurun atama, nakil veya görevden alma işleminin iptali davası
- Disiplin cezasının iptali davası
- İhale işleminin iptali davası
- Öğrenciye verilen okuldan uzaklaştırma cezasının iptali davası
- Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunun olumsuz olması gerekçesiyle yapılan işlemin iptali davası
- Meslekten ihraç kararının iptali davası
- İmar yıkım kararının iptali davası
2. Tam Yargı Davaları:
İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel (ihlal edilmiş) olanlar tarafından açılan davalardır. Tam yargı davaları, idarenin hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle uğranılan zararın tazmin edilmesini amaçlar.
- Örnekler:
- İdarenin kusurlu eylemi sonucu meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davası (örneğin, yoldaki çukurun zamanında kapatılmaması)
- Hatalı tıbbi uygulama (malpraktis) sonucu uğranılan zararın tazmini için açılan dava
- Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davası
- Terör eylemleri sonucu uğranılan zararın tazmini için açılan dava (5233 sayılı Kanun kapsamında)
- İdarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılan dava (örneğin, belediyenin sokak hayvanlarının saldırısına karşı gerekli önlemleri almaması)
- Sözleşmeli personelin haksız yere işten çıkarılması nedeniyle açılan tazminat davası
3. İdari Sözleşmelerden Doğan Davalar:
Kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi amacıyla yapılan her türlü idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.
- Örnekler:
- İdarenin taraf olduğu yapım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar
- İmtiyaz sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar
- Müşterek emanet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar
Önemli Not: İdari yargıda, idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesi amacıyla “tespit davası” açılamaz.
İdari Dava Açma Süresi ve Usulü
İdari davalarda dava açma süresi, İYUK’un 7. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün, vergi mahkemelerinde otuz gündür. Bu süreler, hak düşürücü sürelerdir ve süresi içinde dava açılmaması halinde, dava açma hakkı ortadan kalkar.
Sürelerin Başlangıcı:
- İdari uyuşmazlıklarda: Yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlar.
- Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda:
- Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın yapıldığı tarihi izleyen günden,
- Tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden,
- Tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapıldığı tarihi izleyen günden,
- Tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı tarihi izleyen günden,
- İdarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden itibaren başlar.
Dava Açmadan Önce İdareye Başvuru Zorunluluğu (İYUK 11):
İlgililer, haklarında tesis edilen idari işlemlere karşı, doğrudan dava açmak yerine, öncelikle idareye başvurarak, işlemin kaldırılmasını, geri alınmasını, değiştirilmesini veya yeni bir işlem yapılmasını talep edebilirler. Bu zorunlu bir yol olmayıp, ilgilinin tercihine bağlıdır. Ancak, bazı özel kanunlarda (örneğin, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun), dava açmadan önce idareye başvuru zorunluluğu öngörülmüştür.
İdari Dava Dilekçeleri ve Verileceği Yerler (İYUK 4):
İdari dava dilekçeleri, davanın türüne ve konusuna göre Danıştay, idare mahkemesi veya vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılır. Dilekçeler, bu mahkemelere veya bulundukları yer asliye hukuk mahkemelerine ya da yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir.
İdari Yargıda Görevli ve Yetkili Mahkeme
İdari davalarda görevli mahkeme, davanın konusuna göre belirlenir. İdare mahkemeleri, vergi mahkemeleri ve Danıştay, idari yargıda görevli mahkemelerdir.
- İdare Mahkemeleri: Genel görevli mahkemelerdir. Vergi mahkemelerinin ve Danıştay’ın görevine giren davalar dışındaki tüm idari davalar, idare mahkemelerinde görülür.
- Vergi Mahkemeleri: Genel bütçeye, il özel idarelerine, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ile bu konularla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davalar, vergi mahkemelerinde görülür.
- Danıştay: İlk derece mahkemesi olarak, bazı idari davalara bakmakla görevlidir. Örneğin, Cumhurbaşkanı kararları, bakanlıkların düzenleyici işlemleri, birden fazla idare veya vergi mahkemesinin yetki alanına giren işler, Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak görülür.
Yetkili Mahkeme:
İdari davalarda yetkili mahkeme, kural olarak, dava konusu idari işlemi tesis eden idari merciin bulunduğu yerdeki idare veya vergi mahkemesidir. Ancak, özel kanunlarda farklı yetki kuralları öngörülmüş olabilir.
İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması
Yürütmenin durdurulması, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, idari işlemin yürütülmesinin dava sonuna kadar geçici olarak durdurulmasıdır. Yürütmenin durdurulması kararı, idari işlemin hukuk aleminde hiç var olmamış gibi bir sonuç doğurmaz, sadece işlemin uygulanmasını dava sonuna kadar askıya alır.
Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için, davacının bu yönde bir talepte bulunması ve kanunda aranan şartların gerçekleştiğini ortaya koyması gerekir. Yürütmenin durdurulması talebi, dava dilekçesinde belirtilebileceği gibi, dava açıldıktan sonra ayrı bir dilekçe ile de ileri sürülebilir.
İdare Hukukunun Temel Kavramları
İdare hukukunu daha iyi anlayabilmek için, bu alanın temel kavramlarını bilmek gerekir. Bu kavramlardan bazıları şunlardır:
- İdare: Geniş anlamda idare, devletin yasama ve yargı organları dışındaki tüm organlarını ve faaliyetlerini kapsar. Dar anlamda ise idare, kamu tüzel kişilerinin (Devlet, il özel idaresi, belediye, köy, üniversite vb.) ve kamu kurumlarının (bakanlıklar, genel müdürlükler, başkanlıklar vb.) bütünüdür.
- İdari İşlem: İdarenin, kamu gücüne dayanarak, tek taraflı irade açıklamasıyla, hukuki sonuç doğuran işlemleridir. Örneğin, bir memurun atanması, bir işyerinin mühürlenmesi, bir öğrenciye disiplin cezası verilmesi, bir taşınmazın kamulaştırılması, idari işlemdir.
- İdari Eylem: İdarenin, bir idari karara dayanmaksızın, maddi (fiili) faaliyetleri sonucunda, hukuki sonuçlar doğuran eylemleridir. Örneğin, belediyenin yol yapım çalışması sırasında bir evin duvarına zarar vermesi, idari eylemdir.
- İdari Sözleşme: İdarenin, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, özel hukuk kişileriyle veya kendi içinde yaptığı ve özel hukuk hükümlerine tabi olmayan sözleşmelerdir. İdari sözleşmelerde, idare, kamu gücünden kaynaklanan üstün ve ayrıcalıklı yetkilere sahiptir. Örneğin, imtiyaz sözleşmeleri, iltizam sözleşmeleri, müşterek emanet sözleşmeleri, idari hizmet sözleşmeleri, idari sözleşme niteliğindedir.
- Kamu Hizmeti: Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri tarafından veya bunların gözetim ve denetimi altında, genel ve ortak gereksinimleri karşılamak, kamu yararını sağlamak için yürütülen sürekli ve düzenli faaliyetlerdir. Örneğin, eğitim, sağlık, güvenlik, adalet, ulaştırma hizmetleri, kamu hizmetidir.
- Kamu Gücü: İdarenin, kanunlardan ve kamu yararı amacından kaynaklanan, özel hukuk kişileri karşısında sahip olduğu üstün ve ayrıcalıklı yetkilerdir. Örneğin, idarenin tek taraflı işlem yapma, yaptırım uygulama, kamulaştırma yapma yetkisi, kamu gücünün birer görünümüdür.
- İdari İşlemin Unsurları: İdari işlemler, yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarından oluşur. Bu unsurlardan birinde hukuka aykırılık bulunması, idari işlemin iptalini gerektirir.
- Yetki: İdari işlemi yapmaya yetkili olan makam, mevzuatla belirlenir. Yetkisiz makam tarafından yapılan işlemler, yetki yönünden hukuka aykırıdır.
- Şekil: İdari işlemler, kanunlarda öngörülen usul ve şekil kurallarına uygun olarak yapılmalıdır. Örneğin, bir işlemin yazılı yapılması gerekiyorsa, sözlü olarak yapılması, şekil yönünden hukuka aykırılık oluşturur.
- Sebep: Her idari işlemin, hukuki bir sebebe dayanması gerekir. İşlemin dayanağı olan sebep, hukuka ve gerçeğe uygun olmalıdır.
- Konu: İdari işlemin, hukuk aleminde meydana getirdiği değişikliktir. Örneğin, atama işleminin konusu, bir kişinin memur olarak atanmasıdır.
- Amaç: İdari işlemler, kamu yararı amacıyla yapılmalıdır. Kişisel veya özel çıkarlar için yapılan işlemler, amaç yönünden hukuka aykırıdır.
- İdari Yaptırım: İdarenin, kanunların açıkça yetki verdiği durumlarda, mahkeme kararına gerek olmaksızın, doğrudan doğruya uygulayabildiği, idari kararlarla verilen cezalardır. Örneğin, trafik para cezaları, imar para cezaları, disiplin cezaları, idari yaptırım niteliğindedir.
- Düzenleyici İşlem: İdarenin, genel, soyut, objektif ve kişilik dışı nitelikteki işlemleridir. Kanun, tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işlemler, idari işlemlerin kaynakları arasında yer alır.
- Bireysel İşlem: Belirli bir kişiye veya duruma ilişkin olarak yapılan, somut ve öznel nitelikteki işlemlerdir. Örneğin, bir öğrencinin okuldan uzaklaştırılması, bir memurun atanması, bir işyerinin mühürlenmesi, bireysel işlemdir.
- İdarenin Takdir Yetkisi: Kanunların, idareye, belirli bir konuda, birden fazla seçenek arasında tercih yapma veya belirli bir işlemin yapılıp yapılmaması konusunda serbesti tanıdığı durumlarda, idarenin takdir yetkisinden söz edilir. Ancak, idarenin takdir yetkisi, sınırsız ve keyfi bir yetki değildir; kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlıdır.
Vergi Hukukuna Genel Bakış
Vergi hukuku, devletin, kamu hizmetlerini finanse etmek amacıyla, egemenlik gücüne dayanarak, kişilerden ve kurumlardan aldığı ekonomik değerleri (vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler) ve bu değerlerle ilgili hukuki ilişkileri düzenleyen bir kamu hukuku dalıdır.
Vergi Hukukunun Unsurları:
- Verginin Konusu: Üzerinden vergi alınan ekonomik değer veya hukuki olaydır. Örneğin, gelir vergisi açısından verginin konusu “gelir”, emlak vergisi açısından ise “taşınmaz”dır.
- Verginin Mükellefi: Kendisine vergi borcu terettüp eden (üzerine vergi borcu düşen) gerçek veya tüzel kişidir.
- Verginin Sorumlusu: Verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi sorumlusu, genellikle, vergi borcunun doğduğu ekonomik olaya veya işleme taraf olan kişilerden biri olur ve vergi borcunu mükellef adına ödemekle yükümlüdür.
- Verginin Matrahı: Verginin miktarını belirlemek için esas alınan ekonomik değerdir. Matrah, genellikle, verginin konusunun parasal değeridir.
- Verginin Oranı: Matraha uygulanarak ödenecek vergi miktarını belirleyen ölçüdür. Oran, sabit (maktu) veya değişken (nispi) olabilir.
- Vergiyi Doğuran Olay: Vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olay veya hukuki durumdur. Örneğin, gelir vergisi açısından vergiyi doğuran olay, gelirin elde edilmesidir.
- Verginin Tarhı: Vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden hesaplanarak miktarının belirlenmesidir.
- Verginin Tebliği: Tarh edilen verginin, mükellefe veya vergi sorumlusuna yazılı olarak bildirilmesidir.
- Verginin Tahakkuku: Tarh ve tebliğ edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesidir.
- Verginin Tahsili: Kanuna uygun surette tarh ve tahakkuk ettirilen verginin, mükellef veya vergi sorumlusu tarafından ödenmesidir.
Vergi Hukukunun İlkeleri:
- Verginin Kanuniliği İlkesi: Vergilerin, ancak kanunla konulup, değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği ilkesidir. (Anayasa m. 73)
- Verginin Genelliği İlkesi: Herkesin, mali gücüne göre, ayrım gözetilmeksizin vergiye tabi tutulması ilkesidir.
- Verginin Adaleti (Eşitliği) İlkesi: Vergilendirmede, aynı durumda bulunan kişilerden aynı, farklı durumda bulunan kişilerden ise farklı vergi alınması ilkesidir.
- Verginin Belirliliği İlkesi: Vergilendirmeye ilişkin düzenlemelerin, açık, net ve anlaşılır olması, keyfiliğe yol açmayacak şekilde belirlenmesi ilkesidir.
- Verginin Geriye Yürümezliği İlkesi: Vergi kanunlarının, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanması, geçmişe yürütülmemesi ilkesidir.
- Ölçülülük İlkesi: Vergilendirmenin, mükelleflerin ekonomik durumlarını aşırı derecede zorlamayacak, makul ve orantılı bir şekilde yapılması ilkesidir.
Vergi Hukukunun Alt Dalları:
- Genel Vergi Hukuku: Vergilendirme yetkisi, vergilendirme ilkeleri, vergi idaresi, vergi mükellefiyeti ve sorumluluğu, vergi uyuşmazlıklarının çözüm yolları gibi, tüm vergi türleri için geçerli olan genel ilke ve kuralları inceleyen vergi hukuku dalıdır.
- Vergi Usul Hukuku: Vergi alacağının doğru bir şekilde belirlenmesi için uyulması gereken usul ve şekil kurallarını düzenler. Vergi Usul Kanunu (VUK) bu alanın temel kanunudur.
- Vergi Ceza Hukuku: Vergi suç ve cezalarını düzenler. Vergi suçları, Vergi Usul Kanunu’nda “vergi ziyaı suçu”, “usulsüzlükler” ve “kaçakçılık suçları” olarak sayılmıştır.
- Vergi Yargılama Hukuku: Vergi uyuşmazlıklarının yargı organları önünde çözümlenmesine ilişkin usul kurallarını düzenler. İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun bu alanın temel kanunlarındandır.
- Vergi İcra Hukuku: Kesinleşmiş vergi alacaklarının tahsiline ilişkin usul kurallarını düzenler. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) bu alanın temel kanunudur.
- Uluslararası Vergi Hukuku: Devletlerin vergilendirme yetkilerinin uluslararası alanda sınırlandırılması, çifte vergilendirmenin önlenmesi, vergi alanında uluslararası işbirliği gibi konuları düzenler.
- Özel Vergi Hukuku: Belirli vergi türlerini (gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergisi, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi vb.) ayrıntılı olarak inceleyen vergi hukuku dalıdır. Her bir vergi türü için ayrı bir kanun bulunmaktadır (Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu vb.).
İdare ve Vergi Hukuku Uyuşmazlıklarında Avukat Desteğinin Önemi
İdare ve vergi hukuku, teknik ve karmaşık hukuki alanlardır. Bu alanlarda ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü, özel uzmanlık ve deneyim gerektirir. Bu nedenle, idari bir işlem veya eylem nedeniyle hak kaybına uğradığınızı düşünüyorsanız veya vergi hukukuyla ilgili bir sorun yaşıyorsanız, alanında uzman bir idare ve vergi hukuku avukatından hukuki destek almanız, haklarınızın korunması ve en kısa sürede sonuca ulaşılması açısından büyük önem taşımaktadır.
LegaPro Hukuk Bürosu olarak, idare ve vergi hukuku alanında uzman ve deneyimli ekibimizle, müvekkillerimize kapsamlı hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktayız. Hak kaybına uğramamanız ve en etkili hukuki çözüme ulaşmanız için, bize “Avukata Sor” bölümünden ulaşabilir, online danışmanlık randevusu alarak, durumunuzu detaylı bir şekilde değerlendirebilirsiniz.
Hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde veya herhangi bir sorunla karşılaşmanız durumunda LegaPro Hukuk Bürosu olarak size yardımcı olabiliriz. Avukat haklarınızı korumanıza destek olacaktır. 📞 0507 606 15 14
🚨 Whatsapp’tan bize ulaşabilirsiniz! 🚨
https://legapro.net/