Asliye Ceza Mahkemesi: Görevleri ve Yetkileri
Türkiye’deki ceza yargılama sisteminin temel taşlarından biri olan Asliye Ceza Mahkemeleri, adalet mekanizmasının etkin ve hızlı bir şekilde işlemesinde kritik bir rol oynar. Bu mahkemeler, kanunlarla belirlenmiş suçlara ilişkin davaları görüp karara bağlayarak, toplumsal düzenin korunmasına ve bireylerin haklarının güvence altına alınmasına katkıda bulunur.
Bu kapsamlı rehberde, Asliye Ceza Mahkemelerinin görev ve yetkilerini, hangi davalara baktığını, yargılama usullerini, diğer ceza mahkemeleriyle arasındaki farkları ve sıkça sorulan soruları detaylı bir şekilde ele alacağız. Böylece, Asliye Ceza Mahkemeleri hakkında merak ettiğiniz tüm sorulara yanıt bulabileceksiniz.
Asliye Ceza Mahkemesi Nedir? Hukuki Tanımı ve Türk Yargı Sistemindeki Yeri
Asliye Ceza Mahkemesi, Türk yargı sisteminde ilk derece ceza mahkemesi olarak görev yapan, ceza davalarına bakmakla yükümlü ve tek hâkimli bir mahkeme türüdür. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun (kısaca Teşkilat Kanunu) ile kurulmuş ve yetkilendirilmiştir.
Bu mahkemeler, Ağır Ceza Mahkemesi ve Sulh Ceza Hâkimliğinin görev alanına girmeyen ve kanunlarda belirtilen diğer dava ve işleri görmekle görevlidir. Genellikle 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili davalara bakar. Bu yönüyle, ceza adalet sisteminin iş yükünün önemli bir kısmını üstlenir ve adaletin hızlı tecellisinde önemli bir rol oynar.
Asliye Ceza Mahkemesinin Görev Alanına Giren Suçlar: Kapsamlı Bir Bakış
Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanı, 5235 sayılı Kanun’un 11. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre, Ağır Ceza Mahkemesi ve Sulh Ceza Hâkimliğinin görev alanı dışında kalan tüm dava ve işler Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girer. Kanun koyucu, bu düzenlemeyle Asliye Ceza Mahkemesi’ni genel görevli ceza mahkemesi olarak konumlandırmıştır.
Asliye Ceza Mahkemesi, geniş bir yelpazedeki suçlara bakar. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Kasten Yaralama (TCK 86-88): Bir başkasının vücuduna acı veren, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan fiiller bu kapsamdadır.
- Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179-180): Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişiler bu suçtan yargılanır.
- Cinsel Taciz (TCK 105): Cinsel amaçlı olarak bir kimseyi bedensel temas olmaksızın rahatsız eden fiiller bu suçu oluşturur.
- İftira (TCK 267-269): Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi bu suçtan yargılanır.
- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu (TCK 134): Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse bu suçtan cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde ceza artırılır.
- Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155): Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi bu suçtan yargılanır.
- Hakaret (TCK 125-131): Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi bu suçtan yargılanır.
- Hırsızlık (TCK 141-147): Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimse bu suçtan cezalandırılır.
- Taksirle Öldürme (TCK 85): Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi bu suçtan yargılanır.
- Özel Belgede Sahtecilik (TCK 207-208): Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya kullanan kişi bu suçtan yargılanır.
- Dolandırıcılık (TCK 157-159): Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bu suçtan ceza verilir.
- Tehdit (TCK 106): Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi bu suçtan yargılanır.
- Vergi Kaçakçılığı (213 Sayılı VUK 359): Vergi Usul Kanunu’nda yer alan kaçakçılık fiillerini işleyenler bu suçtan yargılanır.
- Reşit Olmayanla Cinsel İlişki (TCK 104): Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan küçükle cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine bu suçtan cezalandırılır.
- Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma (TCK 190): Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak için özel yer, donanım veya malzeme sağlayan, kullananların yakalanmalarını zorlaştıracak önlemler alan, kullanma yöntemleri konusunda başkalarına bilgi veren kişiler bu suçtan yargılanır.
- İhaleye Fesat Karıştırma Suçu (TCK 235): Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya kamu kurumlarının ihalelerinde hileli hareketlerle ihalenin fesatına neden olmak suçtur.
- Israrlı Takip (TCK 123/A): Fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da güvenliğine ilişkin endişe duymasına neden olan faile bu suçtan ceza verilir.
Bu liste, Asliye Ceza Mahkemesi’nin baktığı davalara ilişkin örnekleri içermekte olup, tüm suçları kapsamamaktadır. Bir suçun Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girip girmediğini belirlemek için, ilgili kanun maddesindeki cezanın üst sınırına bakmak gerekir.
Asliye Ceza Mahkemesinin Görevini Belirleyen Temel Kriter: Cezanın Üst Sınırı
Bir suçun Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girip girmediğini belirlemede en önemli kriter, suç için öngörülen cezanın üst sınırıdır. Kural olarak, 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlar Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür.
Önemli bir nokta ise, cezanın üst sınırının belirlenmesinde, suçun ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenleri dikkate alınmaz. Yani, sadece ilgili kanun maddesinde belirtilen temel ceza miktarı esas alınır.
Örnek:
- Taksirle yaralama suçunun temel şekli için öngörülen ceza 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır (TCK 89/1). Bu durumda, cezanın üst sınırı 1 yıl hapis olduğu için, bu suç Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girer.
- Ancak, taksirle yaralama suçu neticesi sebebiyle ağırlaşmış şekilde işlenirse, örneğin mağdurda kemik kırığı oluşursa, ceza yarı oranında artırılır (TCK 89/2-b). Bu durumda bile, cezanın üst sınırı belirlenirken, temel ceza miktarı olan 1 yıl hapis dikkate alınır. Dolayısıyla, ağırlaştırıcı nedenler cezanın üst sınırını etkilemediği için, bu suç yine Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür.
İstisnai Durumlar: Özel Kanunlarla Belirlenen Görevli Mahkemeler
Yukarıda belirtilen genel kuralın bazı istisnaları da mevcuttur. Bazı özel kanunlar, belirli suçlar için farklı mahkemeleri görevli kılabilir.
Örnek:
- Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenen suçlar, ceza miktarına bakılmaksızın, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nde görülür.
- İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen suçlar, ceza miktarına bakılmaksızın, İcra Ceza Mahkemesi’nde görülür.
Bu nedenle, bir suçun hangi mahkemede görüleceğini belirlerken, ilgili kanun hükümlerini dikkatlice incelemek gerekir.
Asliye Ceza Mahkemesinin Yetkisi: Coğrafi Sınırlar ve Suçun İşlendiği Yer İlkesi
Asliye Ceza Mahkemesi’nin yetkisi, hem coğrafi sınırlar hem de suçun işlendiği yer ilkesi çerçevesinde belirlenir.
Coğrafi Yetki: İl ve İlçe Sınırları
Her Asliye Ceza Mahkemesi, kurulduğu il veya ilçenin idari sınırları içerisinde yetkilidir. Yani, bir ilde veya ilçede işlenen suçlarla ilgili davalara, o il veya ilçedeki Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
Örnek:
- İstanbul’un Kadıköy ilçesinde işlenen bir hırsızlık suçuyla ilgili davaya, İstanbul Anadolu Adliyesi‘nde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
- Ankara’nın Çankaya ilçesinde işlenen bir hakaret suçuyla ilgili davaya, Ankara Adliyesi‘nde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
Suçun İşlendiği Yer İlkesi: Davanın Görüleceği Yeri Belirleyen Kriter
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. maddesine göre, bir ceza davası, suçun işlendiği yer mahkemesinde görülür. Bu kural, “yetkili mahkeme” kavramının temelini oluşturur.
Suçun işlendiği yer, suçun icra hareketlerinin gerçekleştirildiği yerdir. Suçun işlendiği yerin belirlenememesi durumunda ise, sırasıyla şüphelinin veya sanığın yakalandığı yer, yakalanmamışsa yerleşim yeri mahkemesi yetkili olur.
Örnek:
- İzmir’de işlenen bir dolandırıcılık suçuyla ilgili davaya, İzmir Adliyesi‘nde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
- Faili meçhul bir hırsızlık suçunda, şüpheli İstanbul’da yakalanmışsa, davaya İstanbul’daki Asliye Ceza Mahkemesi bakar.
Asliye Ceza Mahkemesi ve Diğer Ceza Mahkemeleri Arasındaki Farklar: Görev, Yetki ve Yargılama Usulü Açısından Karşılaştırma
Türk ceza yargılama sisteminde Asliye Ceza Mahkemesi dışında, Ağır Ceza Mahkemesi ve Sulh Ceza Hâkimliği gibi farklı görev ve yetkilere sahip mahkemeler de bulunmaktadır. Bu mahkemeler arasındaki temel farkları şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi Arasındaki Farklar
Özellik | Asliye Ceza Mahkemesi | Ağır Ceza Mahkemesi |
---|---|---|
Görev | 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren suçlar | 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlar, ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezası gerektiren suçlar |
Heyet | Tek hâkim | Bir başkan ve iki üyeden oluşan heyet |
Yargılama Süreci | Genellikle daha hızlı ve basit | Daha karmaşık ve uzun |
Örnek Suçlar | Hırsızlık, dolandırıcılık, taksirle yaralama, hakaret | Kasten öldürme, yağma, nitelikli dolandırıcılık, cinsel saldırı, terör suçları |
Özetle: Asliye Ceza Mahkemesi, daha hafif suçlara bakarken; Ağır Ceza Mahkemesi, daha ağır ve ciddi suçlara bakar. Ağır Ceza Mahkemesi heyet halinde karar verirken, Asliye Ceza Mahkemesi’nde tek hâkim bulunur.
2. Asliye Ceza Mahkemesi ve Sulh Ceza Hâkimliği Arasındaki Farklar
Özellik | Asliye Ceza Mahkemesi | Sulh Ceza Hâkimliği |
---|---|---|
Görev | Maddi ceza yargılaması (suçun işlenip işlenmediğine ve cezaya hükmeder) | Soruşturma aşamasında koruma tedbirleri (tutuklama, adli kontrol vb.) ve itirazları karara bağlar, Sulh Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen soruşturmaları yürütür. |
Karar Türü | Hüküm (mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı vb.) | Karar (tutuklama, adli kontrol, arama, el koyma vb.) |
Özetle: Asliye Ceza Mahkemesi, suçun işlenip işlenmediğine ve cezaya hükmederken; Sulh Ceza Hâkimliği, soruşturma aşamasında gerekli koruma tedbirlerine ve itirazlara karar verir. Sulh Ceza Hakimliği 2014 yılında Sulh Ceza Mahkemelerinin yerini almıştır.
Asliye Ceza Mahkemesinde Yargılama Usulü: Adil Yargılanma Hakkı ve Süreç Nasıl İşler?
Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılama usulü, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre yürütülür. Bu süreç, adil yargılanma hakkının korunması amacıyla belirli ilkelere ve aşamalara göre işler.
Yargılama Sürecinin Aşamaları:
- İddianamenin Kabulü: Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle kovuşturma aşaması başlar.
- Duruşma Hazırlığı: Mahkeme, duruşma gününü belirler ve taraflara tebligat gönderir. Deliller toplanır, tanıklar ve bilirkişiler belirlenir.
- Duruşma: Duruşmalar kural olarak alenidir (halka açık). Duruşmada, iddia makamı (savcı) ve sanık/müdafii (avukatı) hazır bulunur.
- Delillerin Tartışılması: Duruşmada, iddia ve savunma makamı delillerini sunar, tanıklar dinlenir, bilirkişi raporları incelenir ve diğer deliller tartışılır.
- Sözlü Savunma: Taraflar, delillerin tartışılmasının ardından sözlü savunmalarını yapar. Sanığın son söz hakkı her zaman saklıdır.
- Hüküm: Mahkeme, tüm delilleri ve savunmaları değerlendirdikten sonra hükmünü açıklar. Hüküm; beraat, mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşmesi şeklinde olabilir.
- Kanun Yolları: Hükme karşı, belirli süreler içinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilir.
Adil Yargılanma Hakkının Temel İlkeleri:
Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama süreci, adil yargılanma hakkının güvence altına alınması amacıyla şu ilkelere dayanır:
- Masumiyet Karinesi: Herkes, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar masum sayılır.
- Savunma Hakkı: Sanığa, aleyhindeki iddialara karşı savunma yapma imkânı tanınır. Bu kapsamda, müdafii (avukat) yardımından yararlanma hakkı da bulunur.
- Silahların Eşitliği: İddia ve savunma makamı, yargılama sürecinde eşit haklara sahiptir.
- Aleniyet: Duruşmalar kural olarak herkese açıktır.
- Kanuni Hâkim Güvencesi: Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
- Duruşmada Hazır Bulunma Hakkı: Sanık, duruşmada hazır bulunma ve kendisini savunma hakkına sahiptir.
- Makul Sürede Yargılanma Hakkı: Herkes, davasının makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.
Asliye Ceza Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolları: İstinaf ve Temyiz
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen hükümlere karşı, belirli süreler içinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurulabilir.
1. İstinaf Kanun Yolu
İstinaf, ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükmün, hem maddi olay (delillerin değerlendirilmesi) hem de hukuk kurallarının uygulanması yönünden, bir üst mahkeme tarafından incelenmesidir.
- İstinaf Süresi: İstinaf başvurusu, hükmün tefhim (yüze karşı açıklanması) veya tebliğinden itibaren 2 haftadır.
- Görevli Mahkeme: İstinaf incelemesi, Bölge Adliye Mahkemeleri (BAM) tarafından yapılır.
- İstinafın Sonuçları: Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulabilir (onama), düzelterek yeniden hüküm kurabilir veya bozarak dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderebilir.
2. Temyiz Kanun Yolu
Temyiz, istinaf incelemesinden geçen bir hükmün, sadece hukuka uygunluk yönünden incelenmesidir.
- Temyiz Süresi: Temyiz başvurusu, istinaf mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 2 haftadır.
- Görevli Mahkeme: Temyiz incelemesi, Yargıtay tarafından yapılır.
- Temyizin Sonuçları: Yargıtay, istinaf mahkemesi kararını yerinde bulabilir (onama) veya hukuka aykırı bularak bozabilir. Bozma kararı üzerine dosya, yeniden karar verilmek üzere ilgili mahkemeye gönderilir.
Önemli Not: Her hüküm temyiz edilemez. Örneğin, belirli bir ceza miktarının altındaki mahkûmiyet hükümleri kesindir ve temyiz edilemez.
Asliye Ceza Mahkemesi’nde Avukat Tutma Zorunluluğu ve Önemi
Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davalarda avukat tutma zorunluluğu kural olarak yoktur. Ancak, adil yargılanma hakkının tam anlamıyla korunabilmesi ve etkili bir savunma yapılabilmesi için avukat yardımından yararlanmak büyük önem taşır.
Avukatın Sağladığı Faydalar:
- Hukuki Bilgi ve Deneyim: Avukatlar, ceza hukuku ve yargılama usulü konusunda uzman kişilerdir. Bu sayede, sanığın haklarını en iyi şekilde savunabilir ve hukuki sürecin doğru işlemesini sağlayabilirler.
- Delillerin Değerlendirilmesi: Avukatlar, delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanıp toplanmadığını ve lehe olan delillerin mahkemeye sunulmasını sağlar.
- Stratejik Savunma: Avukatlar, davanın seyrine göre en etkili savunma stratejisini belirler ve uygular.
- Hakların Korunması: Avukatlar, sanığın susma hakkı, adil yargılanma hakkı gibi temel haklarının ihlal edilmesini önler.
- Kanun Yollarına Başvuru: Avukatlar, gerektiğinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurarak müvekkillerinin haklarını üst mahkemelerde de savunur.
Özellikle, ceza davalarında hürriyeti bağlayıcı cezaların söz konusu olması nedeniyle, alanında uzman bir ceza avukatından hukuki destek almak, yargılama sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi ve adil bir karara ulaşılması açısından hayati önem taşır.
Asliye Ceza Mahkemesi Sıkça Sorulan Sorular
1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bir dava ne kadar sürer?
Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaların süresi, davanın karmaşıklığına, delil durumuna, tanık sayısına ve mahkemenin iş yüküne göre değişir. Ancak, hedef süre uygulaması kapsamında, Asliye Ceza Mahkemeleri’ndeki davaların ortalama 300-390 gün içinde tamamlanması hedeflenmektedir.
2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde savcı bulunur mu?
Evet, 2020 yılında yapılan değişiklikle, Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmalarda Cumhuriyet savcısının bulunması zorunlu hale getirilmiştir. Bu değişiklik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararları doğrultusunda, adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
3. Asliye Ceza Mahkemesi kararına itiraz süresi ne kadardır?
Asliye Ceza Mahkemesi’nin ara kararlarına karşı itiraz süresi, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 2 haftadır. İtiraz, kararı veren mahkemeye yapılır ve aynı yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenir.
4. Hangi durumlarda Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı verir?
Asliye Ceza Mahkemesi, baktığı davanın kendi görev alanına girmediğine kanaat getirirse görevsizlik kararı verir. Örneğin, yargılama sırasında suçun niteliğinin değişmesi ve Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına giren bir suça dönüşmesi halinde görevsizlik kararı verilir ve dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde verilen her karar temyiz edilebilir mi?
Hayır, her karar temyiz edilemez. Kanunda belirtilen kesinlik sınırının altındaki kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz. Örneğin, belirli bir miktarın altındaki adli para cezaları ve üst sınırı beş yılı geçmeyen hapis cezaları için istinaf yoluna gidilse dahi sonrasında temyiz kanun yoluna başvurulamaz.
6. Adli kontrol kararına itiraz nereye yapılır?
Adli kontrol kararına itiraz, kararı veren Sulh Ceza Hâkimliği’ne yapılır. İtirazı, aynı yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi inceler.
Hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde veya herhangi bir sorunla karşılaşmanız durumunda LegaPro Hukuk Bürosu olarak size yardımcı olabiliriz. Uzman Avukat haklarınızı korumanıza destek olacaktır. 📞 0507 606 15 14
🚨 Whatsapp’tan bize ulaşabilirsiniz! 🚨
https://legapro.net/