Yargitay LegaPro Hukuk HMK'nın 297'nci maddesine uygun olmadığı

HMK’nın 297’nci maddesine uygun olmadığı

Yargıtay Kararı – 9. HD., E. 2015/7846 K. 2017/1980 T. 16.2.2017

ispat hakkı • fazla çalışma ücreti • cevap dilekçesi • hukuki dinlenilme hakkı • uygulanacak hukuk • bilirkişi raporu *Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine uygun olmadığı

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ücret alacağı, prim alacağı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davalı tarafından haksız olarak 31/07/2008 tarihinde işten çıkarıldığını, davalı ile yaptığı 16/06/2006 tarihli iş akti ile 25/09/2006tarihinde Sudi Arabistan’da işe başladığını, … LTD. Şirketi’nin … projesinde ve … A.Ş.’nin … projesinde çalıştığını, davalı ile davacının aylık net 2500 Amerikan Doları ücret üzerinde anlaşmalarına rağmen sadece ilk ayın maaşının ödendiğini, normal çalışma saatlerinin günde 8 haftada 6 gün, yani haftada 48 saat ve cuma günlerinin hafta tatil olması gerekirken herhangi bir mesaiye bağlı olmaksızın cuma günleri dahi iş olduğu sürece çalıştırıldığını, fazla mesai ve prim ücretlerinin ödenmediğini, kaldı ki iş aktine göre mesai ücretlerinin Ülkemizdekinden daha yüksek olduğu Sudi Arabistan mevzuatına göre ödenmesi gerektiğini, davacının hafta tatili, dini-resmi bayram tatili, yıllık izin kullanmadığını ileri sürerek, 10000 TL. maaş ve prim, 100’er TL. kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını istemiştir.

B)Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, davacının davalıda hiç çalışmadığını, aralarında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davacının … Şirketi’nde çalıştığını, bu Şirket’e davanın ihbarı gerektiğini, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının çalıştığı Şirket’ten edindikleri bilgiye göre davacının hizmet süresinin iddia edilenden az olduğunu, bu durumun sigorta kayıtları ile yurda giriş ve çıkış kayıtlarından sabit olduğunu, edindikleri bilgiye göre ücrete ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, iddia edilenin çok altında bir ücret ile çalıştığını, ücretlerini alamadığı iddiasının gerçeğe ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının bir yabancı ülkede bu kadar uzun süre maaş almadan çalışmasının imkansız olduğunu, işyerinde prim uygulaması olmadığını, fazla mesai ve hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışması bulunmadığını, böyle bir çalışma şeklinin çalışılan ülke kanunlarına göre gerçekleşemeyeceğini, iş aktinin fesih şekli itibari ile kıdem ve ihbar tazminatlarını gerektirmediğini, yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

C)Yerel Mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının SGK sicil dosyasından, dinlenen tanık beyanlarından, hükme esas alınan bilirkişi raporundan oluşan delillerin bir bütün halinde ele alınıp değerlendirilmesi sonucunda; davacının davalı şirkette belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığı, daha sonra sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle feshedildiği, yapılan feshin haklı ve geçerli nedenlere dayalı olarak yapıldığı yönünden davalı işverenlikçe yeterli delil sunulmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, aldırılan 06/01/2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak ettiği alacak miktarlarının İş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiği, bilirkişinin tarafsızlığına ilişkin taraf vekillerince bir iddianın ortaya atılmadığı rapora yapılan eleştirilerin teknik boyutta kaldığı bu yönü ile mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu sonucuna varıldığından mevcut bilirkişi raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporunda hesaplanan fazla mesai ücreti, bayram ve genel tatil ücretleri miktarlarından hayatın olağan akışı, davacının her zaman aynı tempoda ve sürede çalışamayacağı hususları dikkate alınarak % 30 civarında bir indirim yapılması öngörüldüğü gerekçesi ile yıllık izin haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.

D)Temyiz:

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E)Gerekçe:

Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.

Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.

HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.

Somut olayda Mahkemenin gerekçeli kararında dava dilekçesi kısaca özetlenmiş, taleplerin hangi alacak kalemlerine ilişkin olduğu ve miktarları belirtilmemiş, davalının savunmalarının ne olduğu yazılmadan, soyut biçimde “Davalı vekili cevap dilekçesinde ve yargılamadaki beyanlarında davanın yerinde olmadığını belirterek reddine karar verilmesini istemiştir“ şeklinde bir açıklama yapılmış,

Gerekçe olarak “davacının SGK sicil dosyasından, dinlenen tanık beyanlarından, hükme esas alınan bilirkişi raporundan oluşan delillerin bir bütün halinde ele alınıp değerlendirilmesi sonucunda; davacının davalı şirkette belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığı, daha sonra sözleşmesinin iş bitimi nedeniyle feshedildiği, yapılan feshin haklı ve geçerli nedenlere dayalı olarak yapıldığı yönünden davalı işverenlikçe yeterli delil sunulmadığından davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, aldırılan 06/01/2014 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak ettiği alacak miktarlarının İş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiği, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiği, bilirkişinin tarafsızlığına ilişkin taraf vekillerince bir iddianın ortaya atılmadığı rapora yapılan eleştirilerin teknik boyutta kaldığı bu yönü ile mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduğu sonucuna varıldığından mevcut bilirkişi raporu doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporunda hesaplanan fazla mesai ücreti, bayram ve genel tatil ücretleri miktarlarından hayatın olağan akışı, davacının her zaman aynı tempoda ve sürede çalışamayacağı hususları dikkate alınarak % 30 civarında bir indirim yapılması öngörüldüğü gerekçesi ile yıllık izin haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir. “ şeklinde bir açıklama yazılmıştır.

Mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda içeriği belirtilen HMK. nun 297. Maddesine uygun değildir.

Mahkemece davacının iddiaları kısaca açıklanmış ise de, taleplerin hangi alacak kalemlerine ilişkin olduğu ve miktarları belirtilmemiş, davalının savunmalarının ne olduğu yazılmamış, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller belirtilmemiş, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açıklanmamış, feshin neden haksız olduğuna ilişkin dosyaya özgü gerekçe oluşturulmadığı gibi hüküm altına alınan alacakların hesabına esas unsurlar ( hizmet süresi, ücret, çalışma saatleri vb. ) açıklanmamış, bu alacakların kabul sebepleri belirtilmemiştir.

Kararın gerekçesi Mahkeme tarafından dosyaya özgü biçimde oluşturulmalıdır. Bilirkişi raporuna atıfta bulunularak gerekçe oluşturulamaz.

Sonuç olarak Mahkemenin gerekçeli kararının T.C. Anayasası’ nın 141. Maddesinin amacına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine uygun olmadığı anlaşıldığından bozulması gerekmiştir.

F)Sonuç:

Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 16/02/2017 tarihinde oybirliği ile kabul edildi.

HMK’nın 297. maddesi, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiğini belirtir.

Mahkemenin gerekçeli kararı, HMK’nın 297. maddesine uygun değildir çünkü taleplerin hangi alacak kalemlerine ilişkin olduğu ve miktarları belirtilmemiş, davalının savunmalarının ne olduğu yazılmamış, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller belirtilmemiş, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri açıklanmamıştır.

Kararın gerekçesi Mahkeme tarafından dosyaya özgü biçimde oluşturulmalıdır ve bilirkişi raporuna atıfta bulunularak gerekçe oluşturulamaz.

Sonuç olarak, Mahkemenin gerekçeli kararı T.C. Anayasası’nın 141. Maddesinin amacına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesine uygun değildir ve bozulması gerekir. Temyiz olunan kararın yukarıdaki sebeplerden dolayı BOZULMASINA karar verilmiştir.

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir