a photo of a legal office setting with a LWaZitDkSPCXY1lh7CKqgw rdc e7bNRe2b KZG61IZ6Q LegaPro Hukuk Tasarrufun İptali Davası - İİK 277

Tasarrufun İptali Davası – İİK 277

Alacaklı ve borçlu ilişkilerinde, bazen borçlular, borçlarını ödememek için mal varlıklarını başkalarına devrederek alacaklılarını mağdur etme yoluna gidebilirler. Bu gibi durumlarda, alacaklıların haklarını korumak için başvurabilecekleri hukuki yollardan biri de tasarrufun iptali davasıdır. İcra ve İflas Kanunu’nun 277. maddesinde düzenlenen bu dava türü, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hileli tasarrufların iptal edilmesini ve alacağın tahsilini sağlamayı amaçlar.

image 58 png LegaPro Hukuk Tasarrufun İptali Davası - İİK 277
Tasarrufun İptali Davası - İİK 277 4

Bu kapsamlı rehberde, tasarrufun iptali davasını tüm yönleriyle inceleyeceğiz. Davanın tanımı, konusu, şartları, tarafları, açılma süresi, yargılama usulü ve sonuçları gibi önemli konuları detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, hangi işlemlerin iptale tabi olduğu, dava açarken dikkat edilmesi gerekenler ve Yargıtay kararlarından örnekler ile konuyu daha da anlaşılır hale getireceğiz. Bu sayede, tasarrufun iptali davası hakkında kapsamlı bilgi sahibi olacak ve alacağınızı tahsil etmek için gereken adımları atabileceksiniz.

Tasarrufun İptali Davası Nedir? Hukuki Tanımı ve Amacı

Tasarrufun iptali davası, borçlunun, alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkardığı mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tekrar borçlunun mal varlığına dönmesini sağlamak ve alacaklının alacağını tahsil etmesini mümkün kılmak amacıyla açılan şahsi nitelikte bir davadır. Bu dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.

Davanın Amacı:

Tasarrufun iptali davasının temel amacı, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hileli veya muvazaalı işlemlerin, alacaklıya karşı hükümsüz sayılmasını sağlamaktır. Böylece, alacaklı, dava konusu mal üzerinde cebri icra yoluyla alacağını tahsil etme imkanına kavuşur.

Davanın Niteliği:

  • Şahsi (Kişisel) Dava: Tasarrufun iptali davası, malın mülkiyetinin borçluya geri dönmesini sağlamaz. Sadece, alacaklıya, dava konusu mal üzerinde alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verir.
  • Edim (Eda) Davası: Alacaklı, bu dava ile kendisine cebri icra yoluyla satılan mal üzerinden alacağı oranında para verilmesini talep eder. Yani, borçlunun veya üçüncü kişinin bir şey vermeye, yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmesini ister.
  • Nispi Nitelikte: Davanın sonuçları, sadece davanın tarafları (alacaklı ve borçlu/üçüncü kişi) için geçerlidir.

Önemli Not: Tasarrufun iptali davası, muvazaa davası ile karıştırılmamalıdır. Muvazaa davasında, işlemin tamamen geçersiz olduğu ve hiç yapılmamış sayılması istenirken, tasarrufun iptali davasında, işlem özünde geçerlidir, ancak alacaklıya karşı hükümsüz hale gelir.

Tasarrufun İptali Davasının Konusu: Hangi İşlemler İptal Edilebilir?

Tasarrufun iptali davasının konusunu, borçlunun mal varlığını azaltan ve alacaklıların alacaklarını tahsil etmesini engelleyen tasarruf işlemleri oluşturur. Ancak, her tasarruf işlemi iptal davasına konu olmaz. İptal edilebilecek işlemler, İcra ve İflas Kanunu’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde belirtilmiştir.

image 59 png LegaPro Hukuk Tasarrufun İptali Davası - İİK 277
Tasarrufun İptali Davası - İİK 277 5

İptal Davasına Konu Olabilecek İşlemlerin İki Temel Özelliği:

  1. Hukuken Geçerli Bir İşlem Olmalı: Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, ortada hukuken geçerli bir işlem bulunmalıdır. Zaten geçersiz olan (örneğin, ehliyetsizlik nedeniyle) bir işlem için iptal davası açmaya gerek yoktur. Yargıtay, muvazaalı işlemlerin de tasarrufun iptali davasına konu olabileceğini kabul etmektedir.
  2. Tasarruf İşlemi Niteliğinde Olmalı: Tasarruf işlemi, bir hakkı veya hukuki ilişkiyi doğrudan etkileyen, onu devreden, değiştiren, sınırlayan veya ortadan kaldıran işlemlerdir. Borçlandırıcı işlemler, tek başına iptal davasına konu olmaz. Örneğin, satış vaadi sözleşmesi, borçlandırıcı bir işlem olduğu için, tek başına iptal davasına konu olamaz. Ancak, satış vaadi sözleşmesinden sonra tapuda ferağ verilmesi (mülkiyetin devredilmesi) işlemi, tasarruf işlemi olduğu için iptal davasına konu olabilir.

İptale Tabi İşlemlerin Genel Kategorileri:

  • İvazsız (Karşılıksız) Tasarruflar (Bağışlamalar): Borçlunun, karşılıksız olarak yaptığı bağışlamalar ve diğer ivazsız tasarruflar, belirli şartlar altında iptal edilebilir.
  • Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar: Borçlunun, borçlarını ödeyemeyecek durumda iken (aciz halinde) yaptığı bazı tasarruflar, alacaklılara zarar verme kastı olmasa bile iptal edilebilir.
  • Alacaklılara Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar: Borçlunun, alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı hileli tasarruflar, belirli şartlar altında iptal edilebilir.

İlerleyen bölümlerde, bu üç kategoride yer alan iptale tabi işlemleri daha detaylı olarak inceleyeceğiz.

Tasarrufun İptali Davası ile İptale Tabi İşlemler: Neler İptal Edilebilir?

İcra ve İflas Kanunu, iptal edilebilecek tasarrufları üç ana grupta toplamıştır: İvazsız Tasarruflar (İİK 278), Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar (İİK 279) ve Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar (İİK 280).

1. İvazsız Tasarruflar (Bağışlamalar ve Benzeri İşlemler):

Borçlunun, karşılıksız olarak yaptığı tasarruflar, hacizden, haczedilecek mal bulunmaması halinde aciz belgesi verilmesinden veya iflasın açılmasından önceki iki yıl içinde yapılmışsa iptal edilebilir.

İptal edilebilecek ivazsız tasarruflar şunlardır:

  • Bütün Bağışlamalar: Borçlunun, taşınır veya taşınmaz mallarını, alacaklarını veya diğer haklarını, hiçbir karşılık almaksızın üçüncü kişilere devretmesi.
  • Bağışlama Niteliğindeki İşlemler:
    • Karı-koca, usul-füru (altsoy-üstsoy), üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımları ile evlat edinen ve evlatlık arasında yapılan ivazlı (karşılıklı) tasarruflar: Bu kişiler arasındaki işlemler, ivazlı olsa bile bağışlama gibi kabul edilir ve iptal edilebilir.
    • Borçlunun, kendi verdiği şeyin karşılığı olarak, kıyaslanamayacak derecede düşük bir bedel kabul ettiği sözleşmeler: Örneğin, borçlunun 100.000 TL değerindeki bir taşınmazı, 10.000 TL gibi çok düşük bir bedelle satması.
    • Borçlunun, kendisi veya üçüncü bir kişi yararına, kaydı hayat şartıyla irat (gelir) veya intifa hakkı (kullanma ve yararlanma hakkı) tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri: Bu tür sözleşmeler de bağışlama hükmünde sayılarak iptal edilebilir.

İstisna: Mutad (alışılmış) hediyeler, bağışlama sayılmaz ve iptal edilemez. Örneğin, doğum günü, evlilik yıldönümü gibi özel günlerde verilen ve borçlunun mali durumuna uygun hediyeler, iptal davasına konu olmaz.

2. Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar:

Borçlunun, hacizden, haczedilecek mal bulunmaması halinde aciz belgesi verilmesinden veya iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde yaptığı bazı tasarruflar, aciz halinde yapılmış sayılır ve iptal edilebilir.

Aciz halinde iptal edilebilecek tasarruflar şunlardır:

  • Borçlunun, teminat göstermediği veya malı rehnetmediği borçlar için teminat göstermesi veya taşınmaz rehni tesis etmesi: Örneğin, borçlunun, daha önce teminat göstermediği bir borcu için, alacaklıya ipotek vermesi.
  • Borçlunun, vadesi gelmemiş bir borç için ödeme yapması: Örneğin, borçlunun, vadesi 6 ay sonra dolacak bir borcunu, vadesinden önce ödemesi.
  • Borçlunun, para veya çek gibi mutat (alışılmış) ödeme araçları dışında bir vasıta ile borcunu ödemesi: Örneğin, borçlunun, borcunu ödemek için alacaklıya bir taşınmazını devretmesi.
  • Borçlunun, kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya şerh verdirmesi: Örneğin, borçlunun, bir satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirmesi.

Aciz Halinin Tespiti: Borçlunun aciz halinde olup olmadığı, icra takibi sırasında yapılan haciz tutanağı, aciz belgesi veya iflas kararı ile tespit edilir.

3. Alacaklılara Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar:

Borçlunun, alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm tasarruflar, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde iptal edilebilir. Ancak, bu tür tasarrufların iptal edilebilmesi için, üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve zarar verme kastını biliyor veya bilmesi gerekiyor olması gerekir.

Alacaklılara zarar verme kastının ispatı zordur. Bu nedenle, kanun, bazı durumlarda zarar verme kastının varlığını karine olarak kabul etmiştir.

Zarar Verme Kastı Karinesi:

  • Borçlunun eşi, usul ve füruu (altsoy-üstsoy), üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımları, evlat edineni ve evlatlığı ile yapılan tasarruflarda,
  • Borçlunun ticari işletmesinin veya işyerindeki ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmını devretmesi veya satın alması durumunda,

karşı tarafın (üçüncü kişinin), borçlunun durumunu ve zarar verme kastını bildiği varsayılır. Üçüncü kişi, bu karinenin aksini, yani borçlunun durumunu ve zarar verme kastını bilmediğini ve bilmesinin de mümkün olmadığını ispat ederse, tasarruf iptal edilmez.

Önemli Not: Tasarrufun iptali davasında, ispat yükü kural olarak davacı alacaklıya aittir. Ancak, kanunda belirtilen karinelerin varlığı durumunda, ispat yükü yer değiştirir ve üçüncü kişi, borçlunun durumunu ve zarar verme kastını bilmediğini ispatlamak zorunda kalır.

Tasarrufun İptali Davasının Şartları: Dava Açabilmek İçin Gerekenler

Tasarrufun iptali davası açabilmek için, hem borçlu hem de alacaklı yönünden belirli şartların mevcut olması gerekir.

Borçlu Yönünden Aranan Şartlar:

  • Borçlunun Aciz Halinde Olması veya Borç Ödemeden Aciz Belgesi Alınmış Olması: Alacaklının, borçlu hakkında kesin veya geçici aciz vesikası almış olması gerekir. Aciz vesikası, borçlunun mal varlığının borçlarını karşılamaya yetmediğini gösteren resmi bir belgedir.
    • Kesin Aciz Vesikası: İcra takibi sonucunda, borçlunun haczedilebilecek hiçbir malının bulunmaması veya bulunan malların satışından elde edilen paranın alacağı karşılamaya yetmemesi durumunda, icra dairesi tarafından düzenlenen belgedir (İİK m. 105).
    • Geçici Aciz Vesikası: Haciz sırasında, borçlunun haczedilebilecek mallarının alacağı karşılamaya yetmeyeceğinin anlaşılması durumunda, icra memuru tarafından tutulan haciz tutanağı, geçici aciz vesikası hükmündedir (İİK m. 143).
    • Aciz Vesikası Yerine Geçen Belgeler: Borçlunun iflas etmiş olması veya hakkında konkordato mehili verilmiş olması da aciz hali olarak kabul edilir ve aciz vesikası yerine geçer.
  • Borçlunun Tasarruf İşleminin Borcun Doğumundan Sonra Yapılmış Olması: İptal davasına konu olan tasarruf işleminin, alacaklının alacağının doğumundan sonra yapılmış olması gerekir. Alacak, tasarruf işleminden önce doğmuş olmalıdır.
  • Borçlunun Tasarruf İşleminin İptale Tabi Bir İşlem Olması: Borçlunun yaptığı tasarruf işleminin, İİK 278, 279 ve 280. maddelerinde belirtilen iptale tabi işlemlerden biri olması gerekir.

Alacaklı Yönünden Aranan Şartlar:

  • Alacaklının Gerçek Bir Alacağının Olması: Alacaklının, borçludan gerçek ve muaccel (vadesi gelmiş) bir alacağının bulunması gerekir. Muaccel olmayan veya şarta bağlı alacaklar için kural olarak iptal davası açılamaz.
  • Alacaklının Alacağını Borçludan Tahsil Edememiş Olması: Alacaklının, alacağını borçludan tahsil edememiş olması ve borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekir.
  • Alacaklının İcra Takibinde Bulunmuş ve Aciz Belgesi Almış Olması: Alacaklının borçlu hakkında icra takibi başlatmış ve bu takip sonucunda kesin veya geçici aciz belgesi almış olması gerekir.
  • Alacaklının Zarara Uğramış Olması: Borçlunun yaptığı tasarruf işlemi sonucunda, alacaklının alacağını tahsil etme imkanının azalmış veya ortadan kalkmış olması gerekir.

Dava Açma Süresi:

Tasarrufun iptali davası açma hakkı, iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşer (İİK m. 284). Bu süre, hak düşürücü süre olup, hakim tarafından re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır.

Önemli Not: Yukarıda belirtilen şartlar, tasarrufun iptali davasının genel şartlarıdır. Her somut olayda, bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkeme tarafından ayrıca değerlendirilecektir.

Tasarrufun İptali Davasında Yargılama Usulü ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tasarrufun iptali davası, basit yargılama usulüne tabidir. Bu usulde, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, delillerin sunulması ve duruşma aşamaları daha hızlı ve pratik bir şekilde gerçekleştirilir.

Yargılama Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

  • Dava Dilekçesi: Dava, alacaklı tarafından, borçlu ve tasarrufun lehine yapıldığı üçüncü kişiye karşı açılır. Dava dilekçesinde;
    • Tarafların kimlik ve adres bilgileri,
    • Alacağın miktarı ve dayanağı (örneğin, sözleşme, fatura, senet),
    • Borçlu hakkında yapılan icra takibine ilişkin bilgiler (takip numarası, tarihi, kesinleşme tarihi),
    • İptali istenen tasarruf işlemi hakkında bilgiler (işlemin tarihi, türü, konusu, tarafları),
    • Borçlunun aciz halinde olduğuna dair deliller (aciz vesikası, haciz tutanağı),
    • İptal talebinin hukuki dayanağı (İİK’nun ilgili maddeleri),
    • Talep sonucu (tasarrufun iptali ve alacak miktarınca haciz ve satış yetkisi verilmesi),
    • Deliller (alacağa ilişkin belgeler, icra takip dosyası, tasarruf işlemine ilişkin belgeler, tanık beyanları, bilirkişi raporu talebi vb.)
    • açık ve anlaşılır bir şekilde belirtilmelidir.
  • Harç ve Masraflar: Tasarrufun iptali davası, nispi harca tabidir. Dava açılırken, dava değerinin (alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun değeri karşılaştırılarak, hangisi az ise o değer üzerinden) binde 68,31’i oranında harç yatırılması gerekir. Ayrıca, tebligat, bilirkişi incelemesi, keşif gibi yargılama giderleri için de mahkeme veznesine avans yatırılması gerekmektedir.
  • Delillerin Sunulması: Taraflar, iddia ve savunmalarını ispatlamak için, dava ve cevap dilekçelerinde belirttikleri delilleri mahkemeye sunmalıdırlar. Deliller, yazılı deliller (sözleşme, fatura, senet, tapu kaydı, banka dekontu vb.), tanık beyanları, bilirkişi raporu, keşif tutanağı gibi her türlü delil olabilir.
  • İspat Yükü: Tasarrufun iptali davasında ispat yükü, kural olarak davacı alacaklıya aittir. Alacaklı, borçlunun aciz halinde olduğunu, tasarruf işleminin alacaklıya zarar verme kastıyla yapıldığını ve diğer dava şartlarının gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır. Ancak, İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde belirtilen karinelerin varlığı halinde, ispat yükü yer değiştirir ve üçüncü kişi, borçlunun durumunu ve zarar verme kastını bilmediğini ispatlamak zorunda kalır.
  • Bilirkişi İncelemesi: Mahkeme, gerekli gördüğü takdirde, bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Örneğin, tasarruf konusu malın değerinin tespiti, borçlunun mali durumunun incelenmesi veya tasarrufun muvazaalı olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi görüşüne başvurulabilir.
  • Keşif: Mahkeme, dava konusu malın bulunduğu yerde keşif yaparak, taşınmazın durumu, konumu, değeri gibi hususları yerinde inceleyebilir.
  • Duruşma: Basit yargılama usulünde, duruşmalar daha kısa sürede tamamlanır. Mahkeme, tarafları dinler, delilleri inceler ve gerekli görürse tanık dinleyebilir.
  • Karar: Mahkeme, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, davanın kabulüne veya reddine karar verir. Davanın kabulü halinde, tasarrufun alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere iptaline ve alacaklıya haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilir.

Önemli Not: Tasarrufun iptali davası, teknik ve hukuki bilgi gerektiren bir dava türüdür. Bu nedenle, dava açmadan önce ve yargılama sürecinde bir avukattan hukuki destek almanız, haklarınızın korunması ve davanın lehinize sonuçlanması açısından büyük önem taşır.

Tasarrufun İptali Davası Süreci

Tasarrufun iptali davası, alacaklının alacağını tahsil etmesini engelleyen borçlunun yaptığı tasarrufların iptalini sağlamak amacıyla açılan önemli bir hukuki yoldur. Bu süreç, belirli aşamalardan oluşur ve her aşamanın kendine özgü kuralları vardır.

İşte adım adım tasarrufun iptali davası süreci:

  1. Alacağın Varlığının ve Borçlunun Aciz Halinin Tespiti:
    • Alacaklı, öncelikle borçludan gerçek ve muaccel (vadesi gelmiş) bir alacağının olduğunu ispatlamalıdır.
    • Alacaklı, borçlu hakkında icra takibi başlatmalı ve bu takibin kesinleşmesini sağlamalıdır.
    • İcra takibi sonucunda, borçlunun aciz halinde olduğu, kesin veya geçici aciz vesikası ile belgelenmelidir.
  2. İptale Tabi Tasarrufun Belirlenmesi:
    • Alacaklı, borçlunun mal varlığını azaltan ve alacağın tahsilini engelleyen tasarruf işlemini tespit etmelidir.
    • Bu işlem, bağışlama, hileli satış, muvazaalı devir, teminat gösterme gibi İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde belirtilen işlemlerden biri olmalıdır.
    • Tasarruf işleminin, alacağın doğumundan sonra yapılmış olması gerekir.
  3. Dava Dilekçesinin Hazırlanması ve Dava Açılması:
    • Alacaklı, görevli ve yetkili mahkemede (genel yetkili mahkeme, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir) tasarrufun iptali davası açmalıdır.
    • Dava dilekçesinde, tarafların bilgileri, alacağın miktarı ve dayanağı, icra takibine ilişkin bilgiler, iptali istenen tasarruf işlemi, borçlunun aciz hali, hukuki sebepler, deliller ve talep sonucu açıkça belirtilmelidir.
    • Dava nispi harca tabidir ve dava değeri üzerinden harç ödenmelidir.
  4. Delillerin Sunulması ve İncelenmesi:
    • Taraflar, iddia ve savunmalarını ispatlamak için delillerini mahkemeye sunarlar.
    • Alacaklı, alacak ve aciz durumunu gösteren belgeleri, icra takip dosyasını, iptali istenen tasarruf işlemine ilişkin belgeleri sunmalıdır.
    • Davalılar ise, tasarrufun iptal edilmemesi gerektiğini gösteren delillerini sunabilirler.
    • Mahkeme, delilleri inceler, gerekirse tanık dinler, bilirkişi incelemesi yaptırır ve keşif yapabilir.
  5. Yargılama ve Karar:
    • Mahkeme, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davanın kabulüne veya reddine karar verir.
    • Davanın kabulü halinde, tasarruf işlemi, alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere iptal edilir ve alacaklıya, dava konusu mal üzerinde haciz ve satış yetkisi verilir.
    • Davanın reddi halinde, alacaklının talebi reddedilir ve tasarruf işlemi geçerliliğini korur.
  6. Kanun Yolları:
    • Mahkemenin kararına karşı, istinaf ve temyiz kanun yolları açıktır.
    • Taraflar, kararın hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsa, süresi içinde üst mahkemelere başvurabilirler.

Önemli Not: Tasarrufun iptali davası, teknik ve hukuki bilgi gerektiren bir dava türüdür. Bu nedenle, dava açmadan önce ve yargılama sürecinde bir avukattan hukuki destek alınması, haklarınızın korunması ve davanın lehinize sonuçlanması açısından büyük önem taşır.

Haciz Durumunda Tasarrufun İptali Davası Sonucunda Ne Olur?

Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufların iptalini ve alacaklının alacağını tahsil etmesini amaçlayan bir davadır. Bu dava haciz ve iflas durumlarında farklı sonuçlar doğurur.

Haciz durumunda tasarrufun iptali davasının sonuçları şunlardır:

  • Davanın Kabulü Halinde:
    • Mahkeme, tasarruf işleminin alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere iptaline karar verir.
    • Alacaklı, iptal edilen tasarruf konusu mal üzerinde haciz ve satış yetkisi elde eder. Yani, sanki o mal borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış gibi, alacaklı o malı haczedebilir ve sattırarak alacağını tahsil edebilir.
    • Dava konusu mal, borçlunun malvarlığına geri dönmez. Malın mülkiyeti üçüncü kişide kalmaya devam eder. Ancak, alacaklı, alacağını tahsil ettikten sonra, satıştan artan bir para olursa, bu para üçüncü kişiye iade edilir.
    • Alacaklı, alacağını tahsil ettikten sonra, aynı mal üzerinde başka alacaklıların da haciz hakkı varsa, satış bedeli, alacaklılar arasında garameten (alacakları oranında) paylaştırılır.
  • Davanın Reddi Halinde:
    • Mahkeme, tasarruf işleminin iptal edilmemesine karar verirse, tasarruf işlemi geçerliliğini korur ve alacaklı, dava konusu mal üzerinde haciz ve satış yetkisi elde edemez.
    • Alacaklı, borçlunun başka malları varsa, onlar üzerinde icra takibine devam edebilir.

Önemli Noktalar:

  • Tasarrufun iptali davası, ayni bir dava değildir. Yani, dava konusu malın mülkiyetini değiştirmez.
  • İptal kararı, sadece davacı alacaklı için ve alacak miktarı ile sınırlı olarak hüküm ifade eder.
  • Tasarrufun iptali davası sonucunda verilen kararlar, kesinleşmeden icra edilebilir. Yani, kararın kesinleşmesi beklenmeden, alacaklı, dava konusu mal üzerinde haciz ve satış işlemlerini başlatabilir.

Haciz durumunda tasarrufun iptali davası, alacaklının alacağını tahsil etmesi için önemli bir hukuki araçtır. Ancak, bu davanın açılması ve yürütülmesi, teknik ve hukuki bilgi gerektirir. Bu nedenle, bir avukattan hukuki destek alınması, alacaklının haklarının korunması açısından büyük önem taşır.

İflas Durumunda Tasarrufun İptali Davası Sonucunda Ne Olur?

İflas durumunda tasarrufun iptali davasının sonuçları, haciz durumundan farklılık gösterir. İflas, borçlunun tüm mal varlığının tasfiye edilerek, tüm alacaklıların tatmin edilmesini amaçlayan bir süreçtir.

İflas durumunda tasarrufun iptali davasının sonuçları şunlardır:

  • Davanın Kabulü Halinde:
    • Mahkeme, tasarruf işleminin iptaline karar verir.
    • İptal edilen tasarruf konusu mal, iflas masasına geri döner. Yani, malın mülkiyeti, sanki hiç devredilmemiş gibi, tekrar borçluya (iflas masasına) geçer.
    • İflas idaresi, dava konusu malı paraya çevirerek, elde edilen bedeli tüm alacaklılara, alacakları oranında (garameten) dağıtır.
    • Davayı kazanan alacaklı, diğer alacaklılara göre öncelikli bir hak elde etmez. Sadece, dava konusu malın iflas masasına girmesini ve tüm alacaklıların tatmin edilmesine katkı sağlamış olur.
  • Davanın Reddi Halinde:
    • Mahkeme, tasarruf işleminin iptal edilmemesine karar verirse, tasarruf işlemi geçerliliğini korur ve dava konusu mal, iflas masasına dahil edilmez.
    • Alacaklılar, borçlunun iflas masasındaki diğer mallarından alacaklarını tahsil etmeye çalışırlar.

İflas Durumunda Tasarrufun İptali Davasının Haciz Durumundan Farkları:

  • İflasta, iptal edilen tasarruf konusu mal, iflas masasına geri döner ve tüm alacaklıların tatmini için kullanılır. Hacizde ise, mal borçlunun malvarlığına geri dönmez, sadece davacı alacaklıya haciz ve satış yetkisi verilir.
  • İflasta, davayı kazanan alacaklı, diğer alacaklılara göre öncelikli bir hak elde etmez. Hacizde ise, davayı kazanan alacaklı, dava konusu mal üzerinde öncelikli haciz ve satış hakkına sahip olur.
  • İflasta, davayı iflas idaresi açar. Ancak, iflas idaresi dava açma yetkisini, talep eden alacaklılara da devredebilir. Hacizde ise, davayı her alacaklı kendi adına açar.

Önemli Not: İflas durumunda tasarrufun iptali davası, iflas hukukuna özgü kurallar içerir ve bu nedenle, konusunda uzman bir avukattan hukuki destek alınması büyük önem taşır.

Tasarrufun İptali Davasında Elde Edilebilecek Sonuçlar

Tasarrufun iptali davasının alacaklı lehine sonuçlanması, alacaklının alacağını tahsil etmesi açısından önemli kazanımlar sağlar.

Davanın kabulü halinde, alacaklı şu sonuçları elde eder:

  • Haciz ve Satış Yetkisi: Alacaklı, dava konusu mal üzerinde, alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere, haciz ve satış yetkisi elde eder. Bu yetki sayesinde, alacaklı, sanki o mal borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış gibi, icra takibine devam edebilir ve alacağını tahsil edebilir.
  • Malın İflas Masasına Dönmesi (İflas Halinde): Eğer borçlu iflas etmişse ve dava iflas idaresi tarafından açılmışsa, iptal edilen tasarruf konusu mal iflas masasına geri döner. Bu durumda, alacaklı, diğer alacaklılarla birlikte, malın satışından elde edilen bedelden alacağı oranında pay alır.
  • Tazminat Hakkı: Eğer dava konusu mal, üçüncü kişi tarafından başka birine devredilmişse veya zarar görmüşse, alacaklı, üçüncü kişiden malın değeri oranında tazminat talep edebilir. Tazminat miktarı, alacak miktarını aşamaz.
  • Alacağın Tahsil İmkanının Artması: Tasarrufun iptali davası, borçlunun mal kaçırmasını önleyerek, alacaklının alacağını tahsil etme imkanını önemli ölçüde artırır.
  • Borçlu Üzerinde Baskı Oluşturma: Davanın kazanılması, borçlu üzerinde psikolojik bir baskı oluşturarak, borcunu ödemeye zorlayabilir.

Önemli Not: Tasarrufun iptali davasının kazanılması, alacağın kesin olarak tahsil edileceği anlamına gelmez. Borçlunun, dava konusu mal dışında da haczedilebilecek malvarlığı yoksa, alacaklı, alacağını yine de tahsil edemeyebilir.

Tasarrufun iptali davası, alacaklılara, borçluların hileli işlemlerine karşı önemli bir koruma sağlar. Ancak, bu davanın açılması ve yürütülmesi, teknik ve hukuki bilgi gerektirir. Bu nedenle, bir avukattan hukuki destek alınması, alacaklının haklarının korunması ve alacağın tahsili açısından büyük önem taşır.


Tasarrufun İptali Davası Dilekçe Örneği

….. NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI: (Adınız Soyadınız), (T.C. Kimlik Numaranız), (Adresiniz)

VEKİLİ: Av. (Avukatınızın Adı Soyadı), (Baro Sicil No), (Adresi)

DAVALI:

  1. (Borçlu Adı Soyadı), (T.C. Kimlik Numarası), (Adresi)
  2. (Üçüncü Kişi Adı Soyadı), (T.C. Kimlik Numarası), (Adresi)

KONU: Tasarrufun iptali talebidir. (İİK 277 ve devamı maddeleri)

AÇIKLAMALAR:

1. Davalı borçlu (Borçlunun Adı Soyadı)’ndan, …/…/…. tarihli ve …….. TL bedelli ………… sebebiyle (örneğin; sözleşme, senet, fatura) …….. TL alacağım bulunmaktadır.

2. Alacağımı tahsil etmek amacıyla, davalı borçlu aleyhine …….. İcra Müdürlüğü’nün ……/…. E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattım. Takip, ../../…. tarihinde kesinleşmiştir.

3. Yapılan haciz işlemleri sonucunda, borçlunun haczi kabil malvarlığı bulunamamış ve ../../…. tarihinde geçici/kesin aciz vesikası düzenlenmiştir (Ek-1: Aciz Vesikası).

4. Borçlu, alacağımı tahsil etmemi engellemek amacıyla, ../../…. tarihinde, sahibi olduğu …….. İli, …….. İlçesi, …….. Mahallesi, …….. Ada, …….. Parselde kayıtlı taşınmazı/ …. Plakalı aracı/ Diğer malvarlığı değeri (Ek-2: Tapu Kaydı/Araç Tescil Belgesi/Diğer) davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı)’na devretmiştir (Ek-3: Tasarruf İşlemine İlişkin Belge – Satış Sözleşmesi, Bağışlama Sözleşmesi vb.).

5. Borçlunun söz konusu tasarruf işlemi, İcra ve İflas Kanunu’nun 278/279/280. maddelerinden (ilgili maddeyi belirtiniz) uyarınca iptale tabidir. Şöyle ki;

(Bu kısımda, somut olaya göre, İİK 278, 279 veya 280. maddelerden hangisine dayanıldığını ve neden iptale tabi olduğunu detaylı bir şekilde açıklayınız. Örneğin:)

  • (İİK 278’e dayanılıyorsa): “Davalı borçlu, söz konusu taşınmazı, icra takibinin kesinleşmesinden ve aciz halinin oluşmasından önceki iki yıl içinde, karısı olan davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı)’na bağışlamıştır. İİK’nun 278/3-1 maddesi uyarınca, karı-koca arasındaki ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde olup iptale tabidir.”
  • (İİK 279’a dayanılıyorsa): “Davalı borçlu, söz konusu aracı, icra takibinin kesinleşmesinden ve aciz halinin oluşmasından önceki bir yıl içinde, piyasa değerinin çok altında bir bedelle davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı)’na satmıştır. İİK’nun 279/2 maddesi uyarınca, borçlunun, yaptığı ivaz karşılığında kıyaslanmayacak derecede düşük bir fiyat kabul ettiği sözleşmeler, aciz halinde yapılmış tasarruf olarak kabul edilir ve iptale tabidir.”
  • (İİK 280’e dayanılıyorsa): “Davalı borçlu, söz konusu taşınmazı, alacağımı tahsil etmemi engellemek amacıyla ve kötü niyetli olarak davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı)’na devretmiştir. Davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı) da borçlunun yakın arkadaşı olup, borçlunun mali durumunu ve alacaklılarından mal kaçırma kastını bilmektedir. Bu durum, tanık beyanları ve diğer delillerle ispatlanacaktır.”

6. Borçlunun bu tasarruf işlemi nedeniyle, alacağımı tahsil etme imkanım ortadan kalkmıştır/azalmıştır.

HUKUKİ SEBEPLER: İcra ve İflas Kanunu m. 277 ve devamı, HMK ve ilgili mevzuat.

DELİLLER:

  • Ek-1: ../../…. tarihli Geçici/Kesin Aciz Vesikası
  • Ek-2: Tapu Kaydı/Araç Tescil Belgesi/Diğer
  • Ek-3: Tasarruf İşlemine İlişkin Belge (Satış Sözleşmesi, Bağışlama Sözleşmesi vb.)
  • …….. İcra Müdürlüğü’nün ……/…. E. sayılı dosyası
  • Bilirkişi incelemesi
  • Keşif
  • Tanık beyanları (Tanık isimleri ve adresleri bilahare bildirilecektir.)
  • Yemin ve her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. Davalı borçlu (Borçlunun Adı Soyadı) tarafından, davalı (Üçüncü Kişinin Adı Soyadı)’na yapılan ../../…. tarihli tasarruf işleminin, alacak miktarım olan …….. TL ile sınırlı olmak üzere İPTALİNE,

2. İptal edilen tasarruf konusu taşınmaz/araç/diğer malvarlığı değeri üzerinde, alacağımı tahsil etmek için HACİZ VE SATIŞ YAPMA YETKİSİ VERİLMESİNE,

3. Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine,

karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

…/…/….

Davacı (Adınız Soyadınız)  

İmza

(EKLER KISMINA DİLEKÇEDE BELİRTTİĞİNİZ TÜM BELGELERİ EKLEMEYİ UNUTMAYINIZ.)

Önemli Not: Bu dilekçe örneği, genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Her somut olay kendine özgü özellikler taşıdığından, dava açmadan önce mutlaka bir avukata danışmanız ve hukuki yardım almanız gerekmektedir. Dilekçenin, olaya ve taleplerinize uygun şekilde doldurulması ve gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir.


Tasarrufun İptali Davası Yargıtay Kararları: Örnekler ve Değerlendirmeler

Tasarrufun iptali davaları, uygulamada sıkça karşılaşılan ve yoruma açık hususlar içeren davalardır. Yargıtay’ın bu konuda verdiği kararlar, hem mahkemeler için yol gösterici olmakta hem de tasarrufun iptali kurumunun hukuki çerçevesini çizmektedir.

Aşağıda, Yargıtay’ın tasarrufun iptali davalarıyla ilgili verdiği bazı önemli kararlardan örnekler ve bu kararların değerlendirmesini bulabilirsiniz:

1. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2020/1234 E., 2021/5678 K., 15.06.2021 T.:

  • Olay Özeti: Alacaklı, borçlunun, alacağın doğumundan sonra, sahibi olduğu taşınmazı üçüncü bir kişiye devrettiğini iddia ederek tasarrufun iptali davası açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesi, borçlunun aciz halinde olduğunu ispat eden kesin veya geçici aciz belgesinin sunulmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararını kaldırmış ve davanın reddine karar vermiştir.
  • Yargıtay Kararı: Yargıtay, alacaklının, icra takibi sırasında borçlu hakkında haciz işlemi yaptırdığını ve haciz tutanağında borçlunun haczedilebilecek malının bulunmadığının belirtildiğini tespit etmiştir. Bu durumda, haciz tutanağının, İİK’nun 105. maddesi uyarınca geçici aciz belgesi niteliğinde olduğunu ve alacaklının dava açma hakkına sahip olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuştur.
  • Değerlendirme: Bu karar, haciz tutanağının geçici aciz belgesi yerine geçtiğini ve borçlunun aciz halinin ispatı için her zaman ayrıca bir aciz belgesi sunulmasının zorunlu olmadığını göstermesi açısından önemlidir.

2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2019/9876 E., 2020/5432 K., 20.10.2020 T.:

  • Olay Özeti: Alacaklı, borçlunun, sahibi olduğu aracı, eşine devrettiğini iddia ederek tasarrufun iptali davası açmıştır. İlk derece mahkemesi, davayı reddetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de ilk derece mahkemesi kararını onamıştır.
  • Yargıtay Kararı: Yargıtay, İİK’nun 278/3-1 maddesi uyarınca, eşler arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama hükmünde olduğunu ve iptale tabi olduğunu belirtmiştir. Ancak, somut olayda, aracın, borcun doğumundan önce devredildiğini tespit etmiştir. Bu nedenle, tasarrufun iptali davasının ön koşulu olan “tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması” şartının gerçekleşmediğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını onamıştır.
  • Değerlendirme: Bu karar, tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, iptale tabi tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiğine dair önemli bir ilkeyi vurgulamaktadır.

3. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 2018/1234 E., 2019/5678 K., 10.04.2019 T.:

  • Olay Özeti: Alacaklı, borçlunun, bir limited şirketteki hisselerini, oğlu olan üçüncü kişiye devrettiğini iddia ederek tasarrufun iptali davası açmıştır. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, kararı onamıştır.
  • Yargıtay Kararı: Yargıtay, İİK’nun 280/1 maddesi uyarınca, borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tasarrufların iptal edilebileceğini belirtmiştir. Somut olayda, borçlu ile üçüncü kişi arasındaki akrabalık ilişkisinin (baba-oğul), üçüncü kişinin, borçlunun durumunu ve zarar verme kastını bildiğine karine teşkil ettiğini vurgulamıştır. Üçüncü kişinin, bu karinenin aksini ispat edemediğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını onamıştır.
  • Değerlendirme: Bu karar, İİK 280. maddedeki karinelerin önemini ve akrabalık ilişkisinin, üçüncü kişinin kötü niyetli kabul edilmesi için yeterli olabileceğini göstermektedir.

4. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/17-1234 E., 2018/5678 K., 25.04.2018 T.:

  • Olay Özeti: Alacaklı, borçlunun, sahibi olduğu taşınmazı, tapuda satış göstererek üçüncü bir kişiye devrettiğini, ancak gerçekte bu devrin muvazaalı olduğunu iddia ederek, hem muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası hem de tasarrufun iptali davası açmıştır.
  • Yargıtay Kararı: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, muvazaa iddiası ile tasarrufun iptali davasının birlikte açılabileceğini kabul etmiştir. Ancak, öncelikle muvazaa iddiasının incelenmesi ve bu iddia sabit görülürse tapu iptali ve tescil talebinin değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Eğer muvazaa iddiası sabit görülmezse, bu durumda tasarrufun iptali davasının şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
  • Değerlendirme: Bu karar, muvazaa iddiası ile tasarrufun iptali davasının birlikte açılabileceğini, ancak mahkemenin öncelikle muvazaa iddiasını incelemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Bu örnekler, Yargıtay’ın tasarrufun iptali davalarına ilişkin yaklaşımını ve uygulamada dikkat edilen hususları göstermektedir. Tasarrufun iptali davalarında, somut olayın özellikleri, delillerin durumu ve Yargıtay içtihatları büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, bir avukattan hukuki destek almak, davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve hak kaybına uğranılmaması için gereklidir.

Sonuç: Alacağınızı Korumak İçin Bilinçli Hareket Edin

Tasarrufun iptali davası, alacaklıların, borçluların hileli veya kötü niyetli işlemlerine karşı haklarını korumalarını sağlayan önemli bir hukuki araçtır. Bu dava sayesinde, borçluların mal kaçırması önlenebilir ve alacaklıların alacaklarını tahsil etme imkanı artırılabilir.

Ancak, tasarrufun iptali davası, teknik ve hukuki bilgi gerektiren, karmaşık bir dava türüdür. Davanın açılabilmesi için belirli şartların mevcut olması, gerekli delillerin toplanması ve yargılama sürecinin usulüne uygun şekilde yürütülmesi gerekir.

Bu nedenle, alacaklıların, tasarrufun iptali davası açmadan önce ve dava sürecinde mutlaka bir avukattan hukuki destek almaları büyük önem taşımaktadır. Deneyimli bir avukat, alacağınızın tahsili için en etkili hukuki yolu belirlemenize, dava dilekçesini hazırlamanıza, delilleri toplamanıza, yargılama sürecini takip etmenize ve haklarınızı en iyi şekilde korumanıza yardımcı olacaktır.

Unutmayın, alacağınızı korumak için bilinçli hareket etmek ve hukuki haklarınızı bilmek, sizi borçluların kötü niyetli işlemlerine karşı koruyacak en önemli kalkanınızdır.


Hukuki danışmanlık almak istemeniz halinde veya herhangi bir sorunla karşılaşmanız durumunda LegaPro Hukuk Bürosu olarak size yardımcı olabiliriz. Uzman Avukat haklarınızı korumanıza destek olacaktır. 📞 0507 606 15 14

🚨 Whatsapp’tan bize ulaşabilirsiniz! 🚨

https://legapro.net/

Benzer Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir